Toplanın ey cemi cümle, duyanlar duymayanlara sesleniversin bir zahmet. Olmaz olmaz demeyelim lütfen çünkü dediğimiz gün üç vakte varmadan yuvarlanarak düşüveriyor önümüze tüm olmazlar. Size ofis masasının salaş ağzıyla sesleniyorum ey okuma sevmeyen, sevse de zaman bulamayan garip insanlar topluluğu. Yaklaşın hele iki adım fitfit (dedikodu) var.
Balıkesir’in Erdek ilçesinde kendisinin özgür olduğunu düşünen özgürlüğü savunan bir kaz sürüsü hani bu güzelim diyeceğim ama güzelliği fazla abartan yaz aylarında diye devam edeyim, sıcaktan fazlaca boğulmuş olmalılar ki hepimizin yaptığı gibi toplaşıp denize gitmişler. Buraya kadar her şey normal olan insanlara normal gelse de birilerine tuhaf gelmiş olmalı ki Cimer’e şikayet etmişler. Ay anam ben gördüm gördüm de bu kadar zıvanadan çıkma haline denk gelmedim desem üstüne yemin etsem çarpılmam ama malumunuzdur ispat bizim ülkemizde zor iş.
Hani güzel vatanımın ince ve narin düşünen, çok düşünceli ve nezaketli, insani değerleri paçalarından sızan vatandaşımız vatandaşlık görevini yaptı ve Cimer’e şikayet etti. Sonunda ne oldu dersiniz? Ülkemin nadide birimlerinden biri olan Tarım ve Orman Müdürlüğü kazların dışarı çıkmamasını ve denize girmemesini buyurdu. Cezai işlem uygulanmaması için kümese kapatılan kazların sekizinin sıcak havaya ve strese bağlı olarak öldüğü söylense de malum bilemiyoruz efenim. Onlar da ölmeselerdi falan, denizler bizim doğa bizim neticede.
Sonra ne mi oldu dersiniz, bir Cimer şikayetiyle kümese kapatılan kazlar sosyal medya hukuk devletinde çok fazla konuşulduğu için şartlı tahliyelerine karar verildi. Denize ve sokağa çıkmamak üzere bahçede gezinmelerine kainatın tek sahibi olan insanlar tarafından izin verildi. Dedikodu var deyince bir içiniz kıpraştı tabi, okuyanların içinden çok naifçe ettikleri küfürler kulak zarıma değdi mesajı aldım ve kabul ettim. Anam bana ne sövüyorsunuz ki elimizdeki malzeme maalesef bu. Anonim olduğunu düşündüğüm bir sözle platonik sohbete cevap vermiş olayım ’Kötü günleri geride bıraktık şimdi sırada daha kötü günler var’
Şimdi size başka mini bir dedikodu daha vereceğim İzmir’den. İsminden belli zaten ‘İzmir’ ve bunlar zaten hep bir özgürlüktür tutturmuş. Aman yok denize girelim, aman oramızı buramızı da açalım, aman da Laiklik, aman da yok benim bedenim benim kararımlar falan. Hani adı öyle entelektüel falan gibi dursa da gavur İzmir derler kendilerine. Memleketin hali böyle olunca orada yaşayan hayvancağız ne yapsın efenim. İzmir’in Dikili ilçesinde kendi halinde bir yaşantısı olan Ares köpeği şehrin özgürlük düşkünlüğüne kurban ettik efenim.
Bulunduğu ilçede yaşayanların galeyanına gelen Ares denize girdiği için duyarlı ve toplumun ahlakına örfüne adetine düşkün canım insanoğlu tarafından şikayet edildi. Denize girdiği için hassas insanlar tarafından şikayet edilen ve her şikayeti son derece titizlikle inceleyen yetkililer tarafından Ares köpek için en doğrusu olan barınağa götürüldü. Allah’ın takdiri ve kaderi odur ki kanlı ishale yakandı ve bugün artık yok. Rabbim öyle buyurmuş ne edelim. Onun da elbet vardır bir sınavı, kim bilir kimleri ısırdı da böyle bir ölümle cezalandırıldı. Hadi hepsini geçtim nefsine sahip olup aldanmasaydı efenim, deniz dediğin nedir ki.
Maalesef kara mizah bile yapılamayacak kadar berbat iki olayı kara mizah yaparak yazmaya çalışsam da yazarken kendimden ve yaşadığım toplumdan utanıp yerin yedi kat dibine girdim. Kendini tüm tabiatın sahibi sanan bizlerin yaşadıkları belki de insani duygularımızı yitirmemizin bir geri dönüşümüdür.
Geri dönüşümlerin en alasını yaşıyoruz toplumca. Daha nelere susacağız, daha ne kadar kapatacağız gözlerimizi bilmiyorum fakat o kazları o kafese kapattırdığımız gün kalan insanlığımızı da insan olmak için verdiğimiz savaşı da kaybettik. Sorsan herkesin insanlıktan, ahlaktan, vicdandan, merhametten dem vurduğu bir toplumda çoğumuzun daha insanlık mertebesine ulaşamadığını görmenin üzüntüsü ama yarınlara olan umutla….