Bu hafta, duygularım alınmış gibi hissediyorum. Ne acı ne tatlı dökecek bir konserve bulamadım sayfanın ortasına. Hani bana bıraksalar, “Köşe yazarımız duygularını kaybetmiştir, bulanın mail adresimizden bize ulaşmasını rica ederiz” deyip tüm köşeyi kayıp ilanına çevirmek isterim.

Ya da son yıllarda çok talep gören Sedat Peker ağabeye mi ulaşsak diye düşünmüyor değilim hani. Bir de ona mı sorsak biz neden bu kadar duygusuz, ruhsuz ve bitkin olduk diye. Hani bir avukat ya da biraz maddi itelemeyle duygularda saklandıkları yerden çıkar belki. Ya da bizi bu hale getirenlerin listesini yapıp versek kendisine Sedat ağabey çekse bir video, “Kıymetli dostlarım, kıymetli kardeşlerim sizi kim bu hale getirdiyse vallahi billahi tillahi burunlarından fitil fitil getireceğim” dese ne olur ki sanki di mi ama.

Malumunuzdur son yıllarda bu tarz haberlere çok fazla denk gelmeye başladık. Şehit ailesinden, emekli polis memuruna varana kadar birçok kişi için elini cebine atmış ve çok cömert yardımlar yapmıştı kendisi. Maddi yardımların yanı sıra, Ahmet Minguzi davası gibi kritik davalarda kendi avukatını yönlendirmiş ve davaların takipçisi olmuştu. Bu hafta da Sedat Peker ile ilgili yeni bir haber düştü sosyal medyaya. Unutmamışızdır diye umut ediyorum.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş 27 Eylül 2024 yılında esrarengiz bir şekilde kayboldu. Kaybının ardından her zamanki gibi ‘intihar etti’ cümleleri fısıltı olarak salındı sokaklarda. Kaybından ortalama yirmi gün sonra Van Gölü yakınlarında cansız bedenine ulaşıldı. O gün bugündür Rojin’in babası kapı kapı adalet arıyor her mecrada. Yapılan otopsi sonucunda Rojin’in bedeninde erkek DNA’sına rastlandı ve babasının ‘kızım intihar etmedi’ cümlesi mahkeme tarafından da kabul görmüş oldu.

İşte Peker tam da burada devreye girdi ve olayın aydınlatılması için bilgi, belge ve delil getirene tam 25 Milyon para ödülü vereceğini açıkladı. Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e verdiği röportajında, “Öğrencilerse üniversiteden atılmayı sorun etmesinler. Bu parayla dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyabilirler. Çalıştıkları yerden atılacaklarını düşünüyorlarsa, bu parayla kendilerine yeni bir düzen rahatlıkla kurabilirler. Canlarına bir zeval geleceğini düşünüyorlarsa onlara şunu söylemek isterim: Türk polisi, jandarması onları mutlaka korur. Ancak bunun ötesinde bu ülkenin namuslu her ferdi gibi ben de bu bilgiyi verenleri korumak için sahip olduğum tüm imkanları seferber ederim.” (Sözcü) dedi.

Ülkemizde kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin, çocuk işçi ölümlerinin zirve yaptığı bu süreçte yaptığı şeyin davanın selameti için çok belirleyici olduğu gerçeğini bir tarafa bırakıp peki biz ülkenin bu çıkmazında ve bu kadar adaletsizliğin içinde adaleti adalet saraylarında değil de mafya liderlerinden mi arayacağız? Peki biz bu kadar bokun içine batmışken, ülkenin tüm damarlarından irin akar hale geldiyse Ankara’da TBMM’sine oy verip seçerek gönderdiğimiz 600 vekil bizim vergilerimizle orada otururken, sadece otururken sorunlarımız için ensesi kalın ve isminden korkulan mafya liderlerinin mi kapısını çalacağız?

Ülke matem evine dönmüşken, birkaç vekil dışında ülkenin geldiği durumu dert edinen madem yok. Buradan diğer vekillere çağrı yapılım. Zaten işe yaramayan ve neden kurulduğu belli olmayan bakanlıklardan birinin yerine Sedat Peker yardım ve dayanışma bakanlığı açılsın. Ayda iki kere falan kabul günü olsun. Ha iki gün yetmedi hani şu sorunların şikâyet edildiği CİMER’e alternatif olarak SPDYB şikayet butonu açılsın. E devletimizden girip yazalım derdimize derman bulmak için.

Hani gerçekten başka ülkede olsak muhtemelen karaya atılmış balık gibi hissedeceğiz kendimizi. Normalimiz oldu artık tüm anormallikler. Eskiden tepki verdiğimiz şeylere ’ne var bunda’ der gibi adeta ölü balık gibi bakıyoruz etrafımızda yaşanan tüm olaylara. Artık ‘bana dokunmayan yılan’ atasözünü çoktan sollayıp geçtik. Ne durumuz ne de gidecek bir durağımız var gibi.

Bir haftada kaybettiğimiz çocuk sayısını yazmak bile utanç verici gerçekten. Sadece birini yazmam gerekirse Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde 15 yaşında bir çocuğun makatından gaz verilerek ölümüne sebep olundu. Yapan kişiler durumu ’şaka’ diye açıkladı. Herkesin bir soruna destek olması için ulaştığı Sedat Peker’e ben de buradan başka bir konu için çağrı yapmış olayım. Ülkeyi matem evine çeviren, eğitimi ve sağlığı niteliksiz hale getirip sadece parası olanın kaliteli eğitim ve sağlık alabilmesini sağlayan kişi ve kurumlara ne yapsak be abem. Onlar içinde var mıdır şöyle yanındakinin yaptığı pislikleri itiraf etmesi için üç beş kuruşun.

Hani hiç sevmediğin ve zamanında kanını oluk oluk akıtıp içmek istediğin solcu tiplerdenim bende, eğer başıma bir zeval getirmeyeceksen hani şu MESEM denen illet ve bir sürü çocuğun ölümüne ya da suça sürüklenmesine sebep olan belli başlı durumlar için yok mudur hayrına yapacağın ufak tefek şeyler.

Ağlanacak halimize kahkaha atacak hale geldik efenim. Ülke kapısına kilit vurup kapandı yazıp bıraksak yeridir. En kötü olayların dibini sıyırdık bitti, yeni kötü olayları yaşamak için gün sayıyoruz adeta. Vatanımız var da sahip çıkacakları bir bir gömüyoruz vatan toprağına. Elimizden bir şey gelmiyor da aldık dolma kelemi elimize içimizden boşalan yerlerin içini dolduruyoruz karalayarak. Kötü günleri geride bıraktık eğer silkelenip kendimize gelmezsek daha kötü günler bizi bekliyor. Eğer silkelenip kendimize gelmezsek daha çok mafya ağbilerin, tefeci ağbilerin kapısında buluruz kendimizi. Haftaya, ülkede sokaklarda bizimdir minvalinde bir yerden yazmak umudu ile.