Uyuşturucu davasında tutuklanan bir haber sunucusunun, ifade vermeye giderken adliye tuvaletinde üstünü değiştirip dekoltesini öne çıkaran bir kıyafet giymesi, aslında trajikomik bir durumu gözler önüne seriyor.
Rümeysa acaba burada ne düşünüyordu?
"Dekolteyle savcıyı etkileyebilirim” ya da "Görüntüm dava dosyasından daha çok ilgi çeker" diye mi umut etti?
Belki de tuvalette üstünü değiştirirken, “İfade verme dekoltesi diye bir şey yok ama, ben yeni trend başlatıyorum" mu dedi?
İşte tüm mesele burada başlıyor…
Evet, ekran karşısında sunulan haberin içeriği kadar sunuş da önemlidir.
Ancak "ne kadar çok dekolte, o kadar çok izlenme" anlayışı, habercilik mesleğini bir gösteri dünyasına çevirdi.
Oysa izleyici, sunucunun ne giydiğini değil ne söylediğini hatırlamalı.
Peki ya adliyeler…
Hayatların, hakların, suç ve cezanın ciddiyetle ele alındığı o yerler…
Savcı karşısına çıkacak bir kişi, kıyafetiyle "lütfen dosyaya değil, bana bak" mesajı veriyorsa, zaten duruşunu da kaybetmiş demektir.
Hukukun gözü, kıyafetin yakası kadar dar değil…
O tüm gerçeklere bakar.
Savcılar, dekolte ölçerek değil, delil okuyarak karar verir.
Bazı hemcinslerimde şöyle bir yanılgı var: Ne kadar açılır, ne kadar gösterirsen, o kadar dikkat çeker ve başarılı olursun!
Bu, kısa vadeli bir parıltıdan ibaret.
Gerçek ve kalıcı başarı, bilgiyle, çalışmayla, saygınlıkla ve mesleki duruşla gelir.
Bir haber sunucusu, en kapalı kıyafetle giyindiğinde bile, sunduğu haberin gücü ve kendine güvenen duruşuyla ekrana ışık saçabilir.
Dekolteniz ister göbeğinize kadar, ister belinize kadar olsun...
Adliyede, savcının masasındaki dosyanın kalınlığı, söylediğiniz sözlerin tutarlılığı ve kanıtların somutluğu konuşur.
Kıyafetiniz ne kadar konuşursa konuşsun, son sözü her zaman Türk Ceza Kanunu söyler.
Bu olay, hepimize şunu hatırlatıyor: Gerçek özgüven, teninizi değil, yeteneğinizi ve aklınızı öne çıkarmaktır. Gerçek başarı ise, ne kadar "açıldığınızla" değil, ne kadar "dolduğunuzla" ilgilidir.
Adliye tuvaletinde yapılan son dakika kıyafet değişikliği, bir davayı kurtaramaz.
Ama mesleki onuru, ciddiyeti ve kişisel saygınlığı bir ömür boyu madara eder.