14 Aralık 2025 Pazartesi günü Türk hava sahasına giren bir insansız hava aracı düşürüldü. Millî Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı: “Karadeniz’de Türk hava sahasına yaklaşan bir hava izi tespit edilerek takibe alındı. Hava sahasının güvenliğiyle görevli Türk F-16’ları, alarm reaksiyon görevi kapsamında bölgeye sevk edildi.
Söz konusu hava izinin, kontrolden çıktığı anlaşılan bir insansız hava aracı (İHA) olduğu belirlendi ve Ankara semalarında, meskûn mahal dışındaki emniyetli bir bölgede vurularak düşürüldü.”
Medya aracılığı ile insansız hava aracının enkazı bulunduktan sonra geniş bir açıklama yapılacağı bilgisi geldi. Kafamızda da sorular oluşmaya başladı. Sade bir vatandaş olarak, Karadeniz’den gelen bir hava aracı bizim hava sahamıza girdiği zaman göze batmadı, tamam olabilir. Hava izi tanımı ise tüm dünyada havadaki her türlü uçağın rotasını ekranda görebilirsiniz. Akıllı cep telefonuna indirdiğiniz bir yazılım ile bunu herkes takip edebilir. Ancak kalkış yeri ve rotası saklanan bir araç yine de hava kuvvetlerimizin radarlarında yakalanabilir.
Kafamızdaki ilginç soru, bu insansız hava aracı Ankara’ya kadar 400 kilometre kuş uçuşu geliyor ve müdahale edilmiyor. Karadeniz sahil çizgimizden Ankara’ya gelinceye kadar “meskûn mahal dışı emniyetli bölge” birçok yerde bulunabilirdi.
Uçaklarımız bu İHA’yı takip etti, uygun yerde düşürdü. Peki çekilen fotoğraflarda bu cismin ne malı olduğu belli olmadı mı? Düşürülen yerde köylüler konuşuyor da şimdi henüz bulunamadı sözü ne anlama geliyor?
Tabii ki bu İHA mı SİHA mı, yani silahlı mı? Yoksa gözlem aracı mı, ne tespiti yapıyor Çankaya’da, Ankara’da? Bu gözlemler uydulardan zaten yapılıyor. Google gibi şirketlere para verince çok ayrıntılı yer haritası satın alabiliyorsunuz. Yemen’de bir balıkçı barınağı ihalesi için 2002 yılında bir para verildi, sahilin haritası çok net satın alındı. O zaman burada bir başka “amaç” mı var?
Bu olaya bir de kamuoyunun dikkatini ulusal savunmada birlik olma noktasına çekmek olarak değerlendirme yapılabilir. Örneğin, 2015 seçimlerinden sonra yapılan terör saldırıları ile kasım seçiminde oyların AKP’ye yönlendirilmesi gibi. 22 Ekim 2024’te Bahçeli “Öcalan meclise” çağrısı yaptı. 24 Ekim’de Ankara’daki TUSAŞ yerleşkesine terör saldırısı yapıldı ve bu saldırıyı PKK üstlendi.
PKK bir taşeron kuruluş. Terör konusunda ABD’ye büyük hizmetinin olduğu düşüncesi fazla yanlış da olmaz. Türkiye’de siyasal ortam iktidara karşı geliştiği veya gelişebileceği zaman terör hortlatılır. Bugünlerde Öcalan, İmralı raporları Mecliste kurulan komisyona veriliyor. DEM’in raporu ile ilgili kamuoyuna yansıyanlara bakarsanız “ayrı bir devletçik için altyapı “oluşturuyorlar sanki! Bu ne cesaret, bu ne küstahlık! Dikkatler buraya mı çekilmek isteniyor acaba?
Yazımı yollamadan önce Millî Savunma Bakanlığı’nın açıklaması geldi. İHA küçükmüş, parçalanınca enkaz geniş alana yayılmış, parçalar bulununca değerlendirme yapılacakmış.
Bu arada CHP de konuyu meclise taşıdı, müdahale süreci, aidiyet bilgisi, provokasyon ihtimali ve güvenlik raporu hakkında bilgi istedi. Bilgilerin zaten gelmeyeceği muhtemel ama CHP bu konuyu Meclis tutanaklarına yazdırmış oldu.
Bu İHA’yı “bizden birileri” uçurmuş olabilir mi? Bir haberi aktarayım: 27 Mart 2014 günü YouTube’da Seçim Güdümü başlıklı hesaptan, “ortam dinlemesi” olduğu iddia edilen bir kayıt paylaşıldı. Aynı gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 27 Mart 2014`te RTÜK Başkanlığı`na yazı yazarak bu kayıt için geçici yayın yasağı getirilmesinin uygun görüldüğü bildiriyor.
Peki konuşanlar kimler: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler. Peki Erdoğan’ın dinleme yapılmasına tepkisi nasıldı: “Ahlaksızlık, adilik, alçaklık ve namussuzluk” olarak değerlendirdi.
Ortada gündemi bir dönem bir yerlere çekmek için bir hamle var sanki? Peki öte yanda ne olacak? İzleyip göreceğiz.