Artık iyice anlamış bulunuyoruz ki, ülkemizdeki hukuk sistemi iki farklı şekilde işliyor / işletiliyor.
Birinci şekil, iktidar mensupları, yandaşları ve taraftarları için geçerli olan hukuk sistemi. Örneğin AKP’li bir belediyede geçmişte yaşanmış ve halen yaşanmakta olan yolsuzluk iddiaları belgeleriyle ortaya konsa bile, asla yargının konusu olmuyor. Görevi iktidar partisinden devralan CHP’li belediye başkanları bir buçuk yıldır yüzlerce bilgi, belge ve kanıtı savcılıklara sunuyor ancak bunu davaya dönüştürecek bir savcı çıkmıyor!..
Misal bir otel yangını oluyor, onlarca vatandaşımız pisi pisine hayatını kaybediyor. Turizm Bakanlığına bağlı bir tesis olmasına rağmen bakanlığa dokunulmuyor bile… İktidara yakın müteahhitler, madenciler diledikleri gibi işlerini yürütüyor; yasalara uygun olmadığı söylenen işlerle ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Yanan ormanların yerine turistik tesisler dikiliyor; ‘arkadaş burası ormandı yine ağaçlandırılması lazım’ diyen çıkmıyor.
Binlerce insanın sahte diplomalar alması, kamu kurumlarına atanması gibi rezillikler ayyuka çıkıyor; işin ucu sadece öğrenci işlerindeki memurlara dokunuyor, üstündekiler yok!..
Başta İstanbul olmak üzere pek çok ildeki operasyonlarda ‘kullanılan’ Aktaş’ın aslında kamu kurumlarına ve iktidar belediyelerine iş yaptığı ortaya çıkıyor ama nedense bu şahıs sadece CHP’li belediye başkanlarının hapse atılmasını sağlayacak bir aparat olarak kalıyor.
Örnekler o kadar çok ki… Her gün ortaya dökülen, saçılan bilgi ve belgeler yargıda karşılığını bulmuyor; bu suçların failleri de ‘bize bir şey olmaz’ rahatlığı içinde tutturdukları düzeni sürdürebiliyor.
Siyasallaşmış yargı düzeninde iktidar cenahı için işler böyle yürüyor.
Ama eğer muhalefet partisine mensup bir belediye başkanıysanız, bir kere tutuksuz yargılama gibi en temel yasal düzenleme sizin için geçerli değildir. Yeri yurdu belli, kaçma şüphesini bırak kovsan gitmeyecek vatansever başkanlar, evleri basılıp onlarca polis eşliğinde gözaltına alınır, dört günlük gözaltı süresi sonuna kadar kullanılır ki, gözdağı ve eziyet katlansın… Sonra ortada iddianame yok, ne idüğü belirsiz bir ‘itirafçı’ veya ‘gizli tanık’ ifadesiyle hop tutuklama kararı…
Önce içeri at, sonra iddianamenin içini doldurmak için çalışanları itirafçı yapmaya zorla… Ne hukuk ama… Eğer muhalifseniz, ister gazeteci, ister vatandaş, ister belediye başkanı… Size farklı hukuk işler ki buna kısaca ‘düşman hukuku’ deniyor!..
İktidar mensubu, yandaşı iseniz, hukuk size koruma kalkanı olur… Böyle bir adalet, yargı, hukuk sistemi olur mu, olmaz ve sürdürülemez!..