Terörsüz Türkiye sürecinde komisyon toplandı. DEM partililer komisyonun adında terör sözcüğü olmasın dediler. CHP’liler de “Adalet ve Demokrasi” olsun dediler.

Adalet sözcüğü ile “Adalet ve Kalkınma Partisine” bir çiçek mi gönderildi, orasını bilemiyoruz. Sonuçta MHP’nin "Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu" diye yaptığı öneriye demokrasi eklenerek, komisyonun adı şöyle oldu: “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu".
Toplantının başında TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş 20 dakikalık sunuş yaptı. Toplantı sekiz saat sürdü. İYİ parti katılmadığı için, onların 3 üyesi AKP, CHP ve DEM Parti arasında pay edildi. Kanun teklifi hazırlama kararı üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile alınabilecek. Diğer kararlar salt çoğunlukla alınacak.

Daha önce nitelikli çoğunluk için dörtte üç, üçte iki ve beşte üç arasında seçim yapılacak demiştim. Dörtte üç yüzde 75, üçte iki yüzde 67, beşte üç yüzde 60 çoğunluk demek. CHP en düşük çoğunluğa nasıl evet dedi, bilemem. Genel oylamada herhalde hiç sansı olmayacak. Yüzde 60 çoğunlukla kanun teklifi için 30 oy gerekli. AKP 22, MHP 4, DEM Parti 4, eşittir 30. Bir diğer oy çoğunluk için yeter. CHP 11 oyla sadece itiraz edecek o kadar.

Evet, bundan sonra “bir tiyatro” izleyeceğiz.

CHP “dolaylı” olarak beyaz bayrak çekerek başka şeyler mi istedi, bunu zaman gösterecek. Kayyum olayının sonlandırılması desek, bu zaten DEM’in talebi, belki de İmralı’nın… Zamanla bunu göreceğiz.

Tekrar komisyona dönelim: “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında TBMM’de kurulan komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu". Milli dayanışmada DEM’lilerin, Apo’nun önerileri ne kadar dayanışmayı özendirecek, bu bir soru işareti. Bir de AKP adına Numan Kurtulmuş’un konuşmasındaki mesajlara göz atalım: Komisyonun 5 Ağustos 2025 günü yapılan ilk toplantısındaki konuşmasında iki tümce dikkatimi çekti, zaten Numan Kurtulmuş iki tümceyi de ikişer kez yineledi. Konuşma şöyleydi: “Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye’nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular herhangi bir siyasi partinin tekelinde olan konular değildir. Bu süreç Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Burayı tekraren söylüyorum; bu süreç Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Komisyonumuz müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir.”

Kurtulmuş “Türk’ün de Kürt’ün de” dediği zaman “bölücü, ayrımcı” bir tanım yapıyor. Müzakereci bir istişare organı sözü ise, Apo’nun önerilerinin müzakeresini çağrıştırıyor.

Numan Kurtulmuş’un 1 Şubat 2025’te Japonya ziyaretinden dönüşte basın emekçilerine İmralı’nın yanıtı hayati öneme sahiptir demiş ve “anahtar, Kürt’ün onurunu, Türk’ün gururunu koruyacak çözümleri ortaya koymaktır” diye eklemişti:

Komisyondaki açılış toplantısında bu yaklaşımını yineledi: “Kürtlerin onuru, Türklerin gururunun korunduğu bir süreç yaşanıyor” dedi.
Cumhuriyet’in kurulduğu andan beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının onurunu kıracak hiçbir eylemde bulunulmadı ve tüm vatandaşlarımız dünyada ülkemizi de kendilerini de gururla temsil etti. Şimdi onun gururu şunun onuru diye ayrımcılığa gitmek boşuna. Bu yolun sonu mezhepçiliğe de çıksa, Anadolu insanının ayarını bozmaz. Buna camilerde gece yarısı imamları minarelere çıkartmaya çalışan Ali Erbaş da katıldı ama boşuna. Anadolu insanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları kardeştir ve sabırlıdır.

Komisyondaki milli birlik adı altında ayrımcılara sahiplenme, dayanışma adı altında ayrıştırma girişimleri mutlaka olacaktır. Bu girişimde bulunanların sonu hüsran olacaktır. Bu ülkenin bağımsızlığı için atalarının kanları ile sulanan bu toprakların büyüttüğü gençler buna fırsat tanımayacaktır.