Hep söylerim, ülkeyi yönetenlerin ahlak anlayışı bir süre sonra yönettikleri toplumun da ahlak anlayışı olmaya başlar, orada bir kirlilik varsa bu aşağıya doğru sirayet etmeye eder ve toplum böyle şekillenir!

Demokrasi özürlü olsa da gelir dengesizliği bulunsa da biz niye eski dönemleri görece daha güzel günlerdi diye yad ediyoruz… Çünkü ahlaksızlık hukuksuzluk bu kadar alıp başını gitmemişti. Her şeye rağmen devleti, devletin kurumlarını önceleyen, ahlak erozyonuna karşı politikalar geliştirmeye dönük çabalar vardı. Yasama, yürütme yargı bütünselliği söz konusuydu, basındaki kirlilik ise bu seviyelerde hiç değildi.

Yukarıdan aşağıya doğru inen ahlak yozlaşması önce basın sektörünü vurdu. Medyada iftiracı, yalancı ve ahlaksız diye tanımlanabilecek isimler köşe başlarına geldi, getirildi. Misyonları yönetenlerin ahlak anlayışını topluma benimsetmek, atılan adımların verilen kararların ‘doğruluğunu’ ahlaksızca topluma yaymaktı. Hala onlarca kanal ve yazılı basın kuruluşunda görevini can siperane yapmaya çalışanları görüyoruz.

Ne var ki, şu günlerde bazı isimler üzerinden medyadan akan o kirlilik ve ahlaksızlık toplumun gözünün içine sokulmaya başlandı. Bin bir türlü iğrenç iddia ile tutukladıkları o isimlerin ne olduğunu sanki yeni öğrenmişler, yıllardır ne olduklarını bilmiyorlarmış gibi bize yutturmaya çalışıyorlar.

Gelişmeleri biraz olsun okuyanlar bunun ‘iktidar içindeki iktidar kavgası’ olduğunu görebiliyor. Kapalı kapılar ardında AKP içindeki gelecek kavgasının nasıl kıyasıya yaşanmaya başladığını fark ediyor. Önümüzdeki dönemlerde bunun daha da şiddetleneceğini söylemek mümkün, yandaşlar şimdilik net pozisyon almıyor, duruma göre konumlanmayı bekliyor. Şimdilik ‘başı yanan’ ise erken pozisyon alan sözde gazeteci oluyor!..

YİNE "TAVŞANA BAK" TAKTİĞİ!

Başta yandaş medya olmak üzere iktidara yakın kesimler, kendilerini ‘dine uygun davranan ahlaklı insan’ olarak pazarlayıp gizlice tam aksini yaşayıp üstelik bundan para kazanıyorsa; kendileri gibi düşünmeyenleri, muhalefet edenleri düşman hukuku ile ötekileştiriyor yetmiyor yargıyı alet edip haksız hukuksuz içeri atıyorsa; orada zaten işin çivisi çıkmıştır!

Bir ülke düşünün ki makamlar, mevkiler kamu imkanları liyakat bilgi emek alın teri ile değil, biat edip, pay verene gidiyorsa, iktidarlar varlığını sürdürmek için toplumu ‘böl, parçala, yönet’ mottosuyla birbirine düşman ediyorsa; orada güvenli bir gelecekten söz edilemez.

Şu hale bakın!.. Yıl soru geldi asgari ücret, emekli ve çalışanların artış oranları belirlenecek; hop şapkadan tavşanlar çıkmaya başlıyor… Ünlüler uyuşturucu gerekçesiyle evlerinden toplanıyor, teşhir ediliyor, itibar suikastı yapılıyor, sonrasında serbest kalmış kalmamış kimin umurunda; üzerinde tepiniliyor, gündem değişiyor magazine meraklı halkımız kendi derdini unutup sakız gibi bunları çiğniyor!... Tavşana bak taktiği yine iş görüyor…

Bu tablo nereye kadar gider, nasıl gider bilinmez ama iktidarın 2026’da seçim yapma niyetinde olmadığını, 2027 başında muslukları açıp seçime gideceğini bize gösteriyor…