Her yıl aynı tiyatro: Aralık ayının son perdesinde, gözlerimizde bir sonraki senenin parıltısı, kendimize devasa bir “Yeni Yılda Yapacaklar Listesi” yazarız. Yani ben yazarım… Yazardım.

Artık vazgeçtim. Tamamlayabildiğim bir liste hiç olmadı çünkü.

Birinci hafta listeye sadık bir asker gibi yaşıyorum.

İkinci hafta listedeki maddelerle pazarlık etmeye başlıyorum. (“Günde 50 sayfa kitap okumak yazmıştım ama 5 sayfa da olur, değil mi? Beş değil de her gün iki kilometre yürüsem olmaz mı?”)

Üçüncü hafta liste, buzdolabının üzerinde, market fişleri arasında kaybolur gider.

Peki neden bu listeler, kelebek kadar kısa ömürlü oluyor?

İşte acayip bilimsel açıklamalar:

1. Gerçekçilikten Uzaklık Hipotezi: Kendimizi, 31 Aralık gecesi bir nevi süper kahraman sanırız. “Her sabah 07.00’de kalkacağım, bu yıl daha çok yazı yazacağım, her gün spor yapacağım, vegan yemekler pişirip bir enstrüman çalacağım.”

Oysa 1 Ocak sabahı alarm çaldığında, yatak bizi manyetik bir alanla kendine çeker. (Gerçek: Değişim, devrimlerle değil, küçük adımlarla gelir.)

2. “Sihirli Tarih” Yanılgısı: Takvimin yaprağının değişmesi, bize sihirli bir güç vermez. Pazartesi sendromunun 1 Ocak versiyonudur bu. İçsel motivasyon olmayınca, dışsal bir tarih tek başına işe yaramaz.

3. “Ya Hep Ya Hiç” Sendromu: Bir maddeyi atladığımızda, tüm listeyi çöpe atma eğilimindeyiz. Yani en azından ben öyleyim! Bir gün spor yapmayınca, “Artık bu sene de olmadı” deyip kendimi koltuğa atıştırmalıklarla bırakıveriyorum. (Mükemmeliyetçilik, değişimin en büyük düşmanıdır.)

***

O zaman bu yıl bir değişiklik olsun, yapılacaklar değil alternatifler listesi yapalım.

- Kocaman hedefler yerine, haddimizi bilelim, ona göre yapabileceğimiz ufacık şeyler seçelim. “Yeni dil öğren” yerine “Her gün 1 yeni kelime öğren.” Bir yılda 365 kelime eder! “Spora başla” yerine “Her akşam 10 dakika dans et.”

- Yapmadıklarımızı yazalım! “Bugün kanepeye yapışıp 2 saat Müge Anlı, 3 saat dizi izlemedim.” İşte bu, kutlanası bir başarı olur. Negatif hedefler, pozitiflerden daha motive edici olabilir.

- Her küçük başarı için kendimizi şımartalım. “Bir hafta boyunca kahveye ‘hayır’ dedim, işte hak ettiğim lahmacun!” Böylece beynimiz iyi alışkanlıkları bir ziyafetle özdeşleştirebilir. Denemek lazım.

- Bir arkadaşımıza taahhütler verelim. Kim hedefini ilk bırakırsa, diğerine bir kahve ısmarlasın. Ya da bir duble rakı mı desek?

Makara muhabbet yaşanır, kaybettiğinizde bile kazanan siz olursunuz!

***

Sonuç olarak, yeni yıl; kendimizi yeniden keşfetmek için güzel bir fırsat, evet… Ancak bu keşif yolculuğunu, katı kurallarla cezaya dönüştürmemek lazım.

Kendinize karşı şefkatli olun, küçük adımların büyük değişimler getireceğine inanın.

Belki de 2026’nın tek kararı şu olmalı: “Kendimi, olduğum gibi sevmeye devam edeceğim… Arada bir değişiklik yaparsam, sürpriz olur!”

Mutlu, sağlıklı ve bol kahkahalı bir yıl dilerim! Listesiz de güzel geçer, merak etmeyin.