Ülke olarak her sabah "Acaba bugün hangi absürt senaryo bizi bekliyor?" diye uyanıyoruz.
Ekonomi uçuyor (ama aşağıya doğru), siyaset gerilim filmi seti gibi, dış politika "Game of Thrones" final sezonundan daha karmaşık...
Peki, buna karşı en büyük silahımız ne?
Ayakta tutmaya çalıştığımız neşemiz ve kahkahalarımız!
Neşe Gerillası olmalıyız. Tek ve en önemli direniş işte bu!
İşsizlik, enflasyon, deprem riski... Bunların hepsini 3 dakikalık bir şarkıyla unutup evin ortasında kendimizi salsa yaparken buluyoruz.
Komşular "Delirdi herhalde" diye düşünebilir, ama biz biliyoruz ki asıl delilik, hiç gülmemek!
Gündem o kadar ağır ki, artık ironi yetmiyor, meta-ironiye geçiyoruz. "Bugün borsa düştü, ben de kendimi yatağa attım. Senkronize çöküş!" diye tweet atıp, kendi karanlık mizahımızla terapistlik yapıyoruz. (Evet, kötü şaka ama şaka şakadır, yap gitsin!)
***
İllegale düşeceğiz; Gizli gizli neşe kaçakçılığı yapacağız! Belki düzeltecek gücümüz yok, ama en azından kahkahamızı çaldırmayacağız.
Unutmayın: "Gülmek, devrimdir!"
Biz de sevgili neşe teröristleri, umutsuzluk çetelerine karşı gülme grevindeki direnişçileriz!
Biliyoruz ki bu ülkede mutlu olmak, neredeyse "yasadışı eylem" kategorisine girdi. Ekonomi uçurumdan düşerken, siyasetçiler bize "Gülmeyin, ciddi olun!" diye baskı yapıyor. Ama biz ne yapıyoruz? Yüzlerine karşı kahkaha atıyoruz!
Bu onları çıldırtacak emin olun. Çünkü onlar "Vatandaş mutsuz olsun ki bize muhtaç kalsın!" diye düşünüyor. Ama biz gülerek, eğlenerek, hayatı kendimize daha fazla zehir etmeyeceğiz.
Onlar istiyor ki;
Ekonomi kötü, biz surat asalım.
Siyaset geriliyor, biz endişelenelim.
Her şey kötüye gidiyor, biz umutsuz kalalım.
Ama biz?
Gülüyoruz!
Dans ediyoruz!
Şakalar yapıyoruz!
Ve bu onları deli edecek, biliyoruz,
Gülmek devrimdir, kahkaha isyandır. Bırakın sinirlensinler!
***
Mesela Fatih Altaylı’yı örnek alın.
Eğer bu ülkede "şartlar ne olursa olsun keyif yapma sanatı" diye bir ders olsaydı, hocamız Fatih Altaylı olurdu!
Adam Silivri’de güneş kremi sürüp, soda ve şeftali suyunu karıştırıp Bellini içme hayali kurarak tarihe geçti. Bizimkisi ne ki?
Düşünsene güneşlenirken "Acaba SPF 50 yeterli mi?" diye düşünüyor. "Silivri’de güneş yanığı olmak" başlı başına bir prestij meselesi değil de nedir?
Şartlara uyum sağlamıyor, şartları keyfine uyduruyor.
Vallahi bravo!
"Dışarıda adalet bekliyorum ama içeride güneşleniyorum" derken biz de diyoruz ki: "Ekonomi çöküyor ama bizim kahkahamız sağlam!"
Peki, bu neden bu kadar önemli?
Çünkü; Karanlık, sen gülmeye devam ettikçe kaybeder!
Haydi bakalım teslimiyet yok: Her yer neşe, her yer direniş!