Hayatımın genel gidişatı, sabah uyanıp köpeğin halının ucunu yediğini, kahvenin bittiğini, internetin çekmiyor ve hem ülkenin hem de dünyanın yine aynı boktan yere doğru gidiyor olduğunu fark etmemle özetlenebilir.

İçimdeki umut, ümit ve neşe denilen o nadir elementler, sanırım bir yerlerde beni bulamayınca pes edip evrenin başka bir köşesine, belki daha işbirlikçi bir canlıya yerleşmeye karar verdiler.

Geriye, bu kasvetli ve gri manzarada, elimde bir kahve (bu seferlik bitmemiş, sürpriz!) ve ekranımda parıldayan “burç yorumları” kaldı.

Evet, itiraf ediyorum ben artık sadece astrolojiden medet umar oldum.

Bu, galaktik çapta bir çaresizlik halidir.

Düşünsenize, milyarlarca kilometre ötede, gaz ve tozdan oluşmuş devasa kütlelerin, benim bugün sebepsiz yere ağlayıp ağlamayacağımla bir ilgisi olduğuna inanmam isteniyor. Ve ben de inanıyorum! Çünkü güvenecek elle tutulur bir dalımız kalmadı da ondan!

Yıldızlar bana "Ay boğa burcunda ilerlerken duygusal hassasiyetleriniz ön plana çıkabilir, kendinizi bir dilim çikolatalı pasta ile şımartmak isteyebilirsiniz," diyor.
Yani, görüyorsunuz, en azından somut ve ulaşılabilir bir çözüm önerisi var.

Hiçbir terapist "Gidip iki porsiyon künefe ye, sonra ağlarsın," demiyor. Astroloji diyor! Samimi!
***

Her sabah, haberleri açıp dünyanın yangın yerine döndüğünü okumak yerine, burç yorumuma bakıyorum. "Aslan burçları için bugün: Beklenmedik bir finansal kazanç kapınızı çalabilir."

Hemen kapıya kulak kabartıyorum. Gelen giden yok.

Ama olsun! En azından bir beklenti içine girdim. Ümit, işte tam olarak bu, kapıyı çalacakmış gibi yapmaktır.

"Mars retrosu yüzünden iletişim kanallarınız tıkanabilir," cümlesi, ağacın dallarını kestin-kesmedin tartışmasına girdiğim yan komşumla yaşadığımız o gergin diyaloğun nedeni değil mi?

Elbette ki öyle!

Memlekette herkes barut fıçısı. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışmak lazım. Çünkü gözün üzerinde kaşın olması artık büyük suç!
Trafikte neredeyse dayak yiyecek pozisyona gelmemin nedeni de Mars! O kızıl, hırçın gezegen! Suçlu bulundu! Rahatladım.
***
Belki de astrolojinin bize sunduğu şey, kaos içinde bir düzen illüzyonudur.

Bu hayatta kontrol edebileceğimiz çok az şey varken, gökyüzünün o muazzam ve anlamsız güzelliğini bir rehbere dönüştürmek insana iyi geliyor.
Sorunlarımızın kaynağını kendimizde değil de, galaksinin uzak bir köşesinde aramak inanılmaz bir rahatlama sağlıyor.

Yani, evet. Hayatımda umut, ümit ve neşe yoksunu olsam da, Jüpiter'in benim için iyi bir şeyler yapacağına dair saçma sapan bir inancım var.
Venüs'ün bir gün bana aşkı getireceğine dair komik bir güvenim var.

Ve Satürn'ün bütün bu sıkıntıların sorumlusu olduğuna dair suçlayıcı bir parmağım var.
***
Belki yıldızlar bizi kurtarmayacak. Ama en azından, bu anlamsız ve bazen dayanılmaz hayatı, biraz daha renkli ve komik hale getirmemize yardım ediyorlar.
Ve şimdi izin verin, Ay'ın Yengeç burcuna girmesiyle derinleşen duygusal hassasiyetimi, buzdolabındaki o iki parça baklavaya karşı nasıl yöneteceğime dair yorumları okuyayım.

Kader yıldızlarda yazılıysa, umudum da onların yorumlarında yazılı olsun.