Pervin Buldan JINTV’de özel bir programa katılıyor. Programda “barış ve demokratik toplum süreci ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan son görüşmeye dair soruları” yanıtlıyor.
Öcalan Kürt Halk Önderi mi? Bir kesim için öyle olabilir ama Öcalan bir terörist. Diyeceksiniz ki El-Colani namıyla maruf Ahmed el-Şara da teröristti ve hakkında ABD’nin koyduğu 10 milyon dolarlık yakalama ödülü vardı. Ama ABD onu Suriye Cumhurbaşkanı yaptı. Öcalan adlı terörist için nasıl bir program düşünülüyor acaba?
Öcalan 26 yıldır İmralı’da. Ne yapıyor, yapmıyor bir tarafa, İmralı’da iken KCK örgütlenmesini yapıyor ve 4 ülkede silahlı örgüt kurup KCK’ye bağlıyor. Lideri de kendisi.
Pervin Buldan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi. Her zaman İmralı’ya heyetle gidiyor, Öcalan’la görüşüyor, onun talimat ve görüşlerini diğer partilere ve PKK üst yönetimine aktarıyor. Sonuçta temsili olarak silah bırakma eylemi gerçekleştirildi.
Buldan’ın vurguladığı birkaç konu var; birisi Öcalan’ın kırmızı çizgisinin Rojava ve Suriye olduğu. Rojava Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda kalan bir bölge gibi anlatılsa da Rojava, Türkçe “Batı” demek, yani Kürdistan diye 4 ülke sınırları içinde yer alan bölgenin batısında Suriye sınırları içinde kalan parçadır. Daha sade bir deyişle, Rojava Kürdistan’ın Suriye içindeki kısmıdır.
Öcalan’ın kırmızı çizgisi Rojava olunca, hedefi Kürdistan olmalı. Pervin Buldan TV programında bu konuyu açıkça dile getiriyor; “Kürt halkının en büyük hassasiyetidir Rojava. Dolayısıyla biz Türkiye'de istediğimiz kadar demokratikleşme alanında adımlar atalım ama Rojava'da en ufak bir kayıp, oraya yapılacak olan operasyon, Kürt halkında büyük bir yıkıma sebep olur. Dolayısıyla da bu ne kabul edilir bir şey ne de kabul edilecek bir yöntem. Başta Sayın Öcalan kabul etmez” diyor.
Buldan’ın öne çıkardığı bir başka konu Öcalan’ın demokratik toplum, barış ve entegrasyon meselesini vurgulaması. Burada önemli olan, entegrasyon konusunun yasalarla çözümlenebileceği. Bu konuda komisyonun yasa hazırlığını yapması önemli.
Buldan’ın söylediği şu: “Ama elinde silah olan insanlar var. Şimdi bu silahlı insanların hem silahlarını bırakıp Türkiye'ye geri dönmesi hem de demokratik siyasete katılabilmeleri önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu da komisyonda çıkacak olan yasalarla ancak hayata geçecek bir şey.”
Kısacası, Öcalan komisyondan entegrasyon yasası çıkartılmasını bekliyor. Yani silahı bıraktım diyen siyasete atılacak gibi…
Bir başka öneri de komisyona raporları sunacak bazı akademisyenlerin İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşmesi. Bu şekilde yasa çalışması hızlandırılabilir. Buldan devam ediyor; Komisyon İmralı’ya heyet yollamalı. Örneğin mecliste grubu olan her partiden birer kişi komisyon adına İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşmelidir. Çünkü bu işin muhatabı Abdullah Öcalan’dır.
Ülkede sorunlar TBMM’de çözümlenir derken, TBMM temsilcilerinin bir teröristi ziyaret ederek ondan görüş ve öneri almaları isteniyor. Nerdeyse “talimatı ondan alsınlar” diyecekler ama dilleri varmıyor. Belki yakında onu da söylerler.
Cumhur ittifakı CHP’yi kendi içinde güçsüzleştirmek, mümkünse parçalamak için elinden geleni yapıyor. Öte yandan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kendi yolunda gidiyor. Komisyonun adında “Milli Birlik” olmadığı için birçok eleştiri var zaten. Kardeşlik sözü de vatandaşlık aidiyeti yerine “ümmetin kardeşliği” yönünde gelişiyor.
Görünen o ki, komisyon yasa üretmeyecek diyen CHP var, öte yandan komisyon yasaları çabucak yapsın diyen bir Öcalan ile DEM Parti var. Dikkat, CHP üzerine oynanan oyunlara yoğunlaşıyor ama bölgede planlanan “düzen” eksiksiz yürüyor. Ve de çok tehlikeli görünüyor.