Medyada haber olmak için siyasi partiler birilerine ağır sözler söyleme alışkanlığı yarattı. Bazı liderler kendisine veya partisine yapılan ağır eleştirilere takılmadan kitlelere mesaj vermeye devam eder. Bazıları da söylenen sözlere aynı üslupla yanıt verir. Peki halk bu atışmadan ne çıkartabilir?
Muhtemelen ağır söz kullananlar en azından kendi partililerine ve sempatizanlarına biz güçlüyüz mesajı vermek için böyle konuşmaktalar. Kanımca siyasiler ağızlarını bozmak yerine karşıt düşüncelerini medeni Türkçe sözcüklerle söyleyebilirler. Yine de siyasi gerginliğin medyanın ilgisini çektiğini söylemeliyiz.
Son tartışma İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun partisinin grup toplantısında DEM Parti için söylediği şu sözlerle başladı: "Büyük Türk Milleti sana sesleniyorum: Had bilmezlik öyle büyük ki, şımarıklık öylesine derin ki, bugün kendilerini savundukları noktada sorsanız, '50 yıl boyunca katliamları demokrasi için yaptık, uyuşturucu ticaretinden kazandığımız parayı da barış için harcadık' diyecekler neredeyse. Görüyorsunuz değil mi Meclis kürsüsünde hiç sanki bunlar teröre bulaşmamış, 50 bin insanımızın katiline 'kurucu önder' derken hiçbir utanma belirtisi dahi göstermeden bunları söylemeye ve barış için, bu ülke için mücadele ettiklerini ifade ediyorlar. Siz bu milletin başına bela olan bir terör örgütünün siyasi uzantısısınız. En az onlar kadar da alçaksınız. Böylesine arsız, böylesine yüzsüzsünüz. Önderleri katil, sözcüleri müptezel, zihinleri kiralık, ruhları satılık, elleri kan, sözleri ihanet, ikametleri kandil, pusulaları İmralı'dır bu alçakların."
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Dervişoğlu'nun sözlerine, "Siz “milli hassasiyet” tacirlerisiniz. Kan, savaş, ölüm sizin pusulanız. Savaştan beslenen ve bunu ikbal zanneden zavallılarsınız. Barışın mümkün olduğunu hisseden korkaklarsınız. Korkunuz arttıkça nefretiniz büyüyor, maskeniz düşüyor. Bu ülkeye barışı, kardeşliği ve demokrasiyi size rağmen getireceğiz."
Dervişoğlu’nun mesajı çok özlü, neredeyse 50 yılı özetlemiş. Dili bazı kişisel tanımlarda farklı bir Türkçe ile anlatılabilirdi. DEM Parti sözcüsünün yanıtı ise “ani bir tepki”. Kanımca korku, korkaklık milliyetçi kesimin hangi konuda duygusu olabilir acaba? Bahçeli eskiden DEM Parti için kapatılsın, Öcalan için asılsın önerilerini son bir yılda tam tersine çevirdi. Daha önce Öcalan için söylenen PKK kurucusu ve 50 bin kişinin katili sözü “kurucu önder” tanımlamasına dönüştü. Eski söylemlere de İYİ Parti sahip çıktı. MHP’nin “milli hassasiyet” duygusu ortada iken İYİ parti bu konuda nasıl “tacir” oluyor anlaşılması zor.
DEM Parti sözcüsünün “Bu ülkeye barışı, kardeşliği ve demokrasiyi size rağmen getireceğiz." söylemi değerli olabilir ama komisyonda yaptıkları önerileri inceleyince niyetlerinin çok da olumlu olmadığı açık. DEM Partinin ve “kurucu önderlerinin” Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında “ayrıştırma” anlayışını terk etmelerinin demokratik gelişime katkısı olabileceğini düşünürüm.
Bu tartışmayı tarihe kayıt için yorumladım.
Bu arada Orta Doğu’daki Filistin, Gazze yaşamı henüz düzene girmedi. Trump ile Netanyahu ateşkes anlaşması öncesinde, Hamas’ın planın herhangi bir maddesine uymaması durumunda İsrail’in tekrar Gazze’ye gireceğini söyledi. Trump 15 Ekim’de “Hamas sözünde durmazsa İsrail Gazze sokaklarına döner.” diye bir anons yaptı. Acaba önceden anlaşılan bir programa göre Gazze planı aniden yine işgale mi dönecek, bunu birkaç gün içinde göreceğiz.