CHP; İzmir ‘de kararsız ve ‘’dağınık’’ bir görüntü sergileyerek, seçim şansını zora sokup yerel iktidar hedefinden uzaklaşıyor.

31 Mart Yerel Seçimlerine sayılı günler kala CHP, hala kapsamlı bir seçim kampanyasını başlatarak adaylarını sahaya süremedi.
CHP’ nin bu ‘’dağınık’’ ve ‘’kararsız’’ görünümü; 31 Mart 2024’ de yapılacak yerel seçimleri ciddi bir ‘’risk’’ e dönüştürdü.
Bu bağlamda; Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin başkan adaylarının İzmir’in demokratik, ekonomik, sosyal, kentsel ve kültürel özelliklerine uygun olarak belirlenmediği ‘’ağırlıklı’’ bir görüş olarak ortaya çıktı.

Böylece; aday belirleme sürecinin uzmanlık ve liyakat ölçülerine göre değil; kurultayda oluşan dengeler ve tercihler baz alınarak şekillendiğine ilişkin yaygın bir algı oluştu. Bu algı da; CHP’nin seçim kampanyasında kullanacağı enerjisini bölerek ‘’küskünler’’ yarattı.

Bu sürecin, CHP’nin ‘’AMİRAL GEMİSİ’’ İzmir’ de bu kez, istenilen başarıyı sağlayamayacağına ilişkin kanının yaygınlaşmasına yol açtığı gözlendi.
Bu arada; büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde İzmir’deki ekonomik, sosyal ve siyasal ‘’dinamikler’’ yerine İzmir dışındaki ‘’faktörler’’ in etkili olduğu gözlemi ve kanısı yaygınlaştı.

Böylece; üretken, projeci, CHP felsefesini özümsemiş, ufku açık adaylar yerine ‘’kısır’’ siyasi bakışın egemen olduğu anlayışın tercihini yansıtan adaylarla seçim yarışına katılma durumu ortaya çıktı.

31 Mart'ta acı tablo ile karşılaşma olasılığı

Dileyelim ki; CHP öngöremediği, beklemediği ‘’acı’’ bir tablo ile karşılaşmasın.
Denilebilir ki, CHP Genel Merkezi’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayını uzun bir süre ‘’ikilem’’ içinde kalarak açıklamaması ve bu arada; 10 yıl Seferihisar Belediye Başkanlığı ve 5 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak başarılı görev yapan, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Başkanlığı görevine ‘’oy birliği’’ ile seçilerek İzmir’i küresel zemine taşıyan  TUNÇ SOYER’i ‘’itibarsızlaştıracak’’ bir sürecin işletilmesi, sağlıklı tercih ve uygulama olmamıştır.

Öte yandan; zaman sıkışıklığı ve aday belirleme yöntem ve kriterleri nedeniyle CHP’ nin 2019’da kazandığı bazı ilçeleri bu kez, kaybedebileceği olasılığı da gözden uzak tutulmamalı.

Bu arada; tecrübe ve yeterlilik kriterleri yerine çoğu ilçede ‘’deneyimsiz’’ gençlerin aday olarak tercih edilmesi, bu tercihin de ‘’değişim’’ olarak sunulması; beklenenin aksine, öngörülemeyen ‘’olumsuz’’ bir tablonun şekillenmesine neden olabilir.

Öte yandan; AK Parti’nin iktidar olmanın tüm olanaklarını kullanarak, Merkezi yönetimin gücünü arkasına alarak ‘’kapsamlı’’ bir seçim kampanyasını kararlı bir şekilde uygulamaya koyduğunu da unutmamak gerekir.

SONUÇ OLARAK:

CHP; Bir nisanda, ‘’acı’’ bir tabloyla karşılaşmak istemiyorsa; İzmirlinin ‘’oy’’ desteğinin geçmiş örneklerde de görüldüğü gibi ‘’değişken’’ olabileceği gerçeğini gözden uzak tutmamalıdır.