Çeşme zaten bir gece önce Ildır’dan içten içe yanmaya başlamıştı…
Gözümüz kulağımız o bölgede iken yangın büyüdü…
Ertesi gün akşamüstü Lucie telaşla aradı: “Öncel yangın Çesal barınağına dayanmış. 300 köpek var şu anda, organize olan araç sayısı 20… Ben çıkıyorum lütfen sen de paylaş…”
***
Evden nasıl çıktım, o paylaşımı nasıl yaptım bilmiyorum.
Arabaya oturdum telaştan elim ayağım titriyor.
Barınak 7 kilometre uzakta… 7 gün gibi geçti.
Barınağa vardık, henüz 5-6 aracız…
Barınak çalışanları, gönüllüler… Canım erkek dostlarımız da var ama çoğunluk “Bunlar hayvancı deli kadınlar” diye aşağılanan o deli kadınlar…
Önce barınağa yaklaşan o korkunç alevleri görüp, hamam böcekleri gibi telaşla bir sağa bir sola koşturduk.
Hangi birini kurtarıp arabaya atalım?
Ben sadece bize yaklaşan alevlere ve çığlık atan köpeklere bakıp ağlıyorum, Lucie benden daha metanetli, dedi ki, “Olur da kapılar açılıp ‘hadi kaçın çocuklar’ dersek önce kör ve hasta hayvanları kurtaralım. Onlar yönlerini bulamaz!”
***
Onun gibi düşünen benden çok daha kuvvetli kadınlar aynı fikirde.
Beyaz elbisesiyle bir kadın daha geldi.
Dedik ki, kör ve hasta çocukları alır mısınız?
Onun için geldim, dedi.
İsmin ne bilmiyorum kahraman kadın…. Aldı çocukları gitti…
Biz de kör, koca bir dana kadar çocuğumuzu sığdırdık arabaya… Bir çocuk daha…
Paylaşımları görüp gelen yine adını bilmediğim bir başka kadın 4 çocuk sığdırdı arabasına…
Bize diyor ki “Benim bunları koyacak yerim yok”… Dedik sen bizi takip et!”
***
O sırada Çeşme Belediyesi barınak araçları ve ANDA kurtarma ekibi geldi…
Bizi tahliye ettiler! Çünkü yangın dibimizde!
Yolda hala barınağa kurtarma için gelen gönüllüleri durdurup, barınağa gitmemeleri gerektiğini söyleyip, araçlarımızda topladığımız köpekleri alıp alamayacaklarını sorduk. Her araç ve hepsi kadındı, tek tek o köpekleri araçlarına aldılar ve gittiler.
Çok minnettarız.
***
Bir de lüks araçlarıyla yola çıkan genç çocuklar vardı.
Kötü bir şey söyleyeceğim sandınız değil mi? Yok öyle değil…
Onları da durdurduk, ‘Barınağa gidiyorsanız gitmeyin, çok yüklenme oldu’ demek için…
Ve hayatım boyunca unutamayacağım o hüzün dolu cümleyi en az beş araç ve gençten duyduk: “Biz ormancılara su götürüyoruz!”
Polis onlara da izin vermiş…
Ayağınıza taş değmesin güzel çocuklarım benim!
Çeşme plajlarında şuursuzca coşmak yerine “Ormancılara” su taşıdı benim evlatçıklarım!
***
Gece barınaktaki köpecikler Çeşme Belediyesi’nin Alaçatı’daki güvenli alanlarına toplandı.
Mama ve su için yine gönüllüler seferber oldu.
Ama ertesi gün 50 derece sıcakta çok önemli bir ihtiyaçları daha olacaktı, o da gölge!
Bunun için de Meriç ve Kerem ellerini uzattı.
Yine elbirliği yaptık, elden ele şefkat uzattık.
Biz çok yıkılmaz bir ulusuz.
Bize gölge edenleri def ettikten sonra birbirimize sımsıkı sarılacağız.
Her tür yaralarımızı saracağız.
Hayatımın en travmatik günlerinden birinden notlardı.
Bitti.
Bittik.