Seçimin kazananı da, kaybedeni de yok. Seçim yeni başlıyor.

İkinci turda umudu canlı tutan, topluma yeni umut aşılayan kazanacak.

Millet İttifakı; ikindi turda inançla, adanmışlıkla “ortak mücadele” zemini oluşturursa, hayal kırıklığını sürdürmezse, yılgınlığa kapılmazsa seçimi kazanır.

Unutmayalım ki; bu turda seçilmek için artık (yüzde 50+1) zorunluluğu yok. 

Bir “oy” fazla alan aday Cumhurbaşkanı seçimini kazanacak.

Bir “oy” eksik alan da seçimi kaybedecek ve kaybedenin de mazereti olmayacak.

Atatürk’ün dediği gibi “HİÇ BİR MAZARET, BAŞARININ YERİNİ TUTMAZ.”

Önemli bir nokta da; Millet İttifakı’nın CHP dışındaki bileşenleri de, başarı için “TAM SAHA MÜCADELE” prensibine eksiksiz bir şekilde uymalı.

Bu arada; ikinci turda Millet İttifakı; geçmişin hatalarından dönmeli, eksikliklerini gidermeli, ancak; düne saplanıp kalmadan bugüne ve geleceğe odaklanmalı.

Özetle; Millet İttifakı’nın bugün, yeni bir şey söylemesi ve yeni bir şey yapması lazım.

Unutmayalım ki; “AYNI ŞEYİ YAPIP FARKLI SONUÇ BEKLEMEK, AKIL DIŞIDIR.” 

Bu arada; Millet İttifakı umudunu, enerjisini, potansiyelini geleceği, kardeşliği inşa etme mücadelesine dönüştürmeli…

Dilimizin, şiirimizin ustası, Onurumuz Nazım Hikmet’in “BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇE YAŞAYALIM” sözünü, felsefesini, yaklaşımını; hayat tarzına dönüştürelim. 

Öte yandan; ikinci turda kaygı, öfke ve umutsuzluktan uzak duralım, kazanma hedefine kilitlenelim. 

Sevelim, sevinelim. Gerçek olan birlikte yaşamdır.

HALK SİYASETİN VE SİYASETÇİNİN ÖNÜNDE…

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde birini turu etkileyen dinamikleri şöyle değerlendirebiliriz.

·         Dini duyguların ve milliyetçi damarın güçlendiği görüldü…

·         Deprem felaketinin, işsizliğin, yoksulluğun, beslenme ve barınma krizinin, demokrasi eksikliğinin, Türk lirasındaki erimenin; seçmenin davranışı üzerinde iktidar aleyhine “olumsuz” etki yaratmadığı anlaşıldı…

·         Millet İttifakı’nın söylemlerinin, gelecek vizyonunun, pozitif kampanyasının seçmene gereken güveni vermediği sonucu ortaya çıktı…

·         Millet İttifakı’nın; seçmenin nabzını tutamadığı, beklentisini “iyi” okuyamadığı gerçeğiyle karşılaşıldı…

·         Yeşil Sol Parti’nin Millet İttifakı’nı desteklemesi; Milliyetçi–Muhafazakar seçmeni bu ittifaktan uzaklaştırdı.

·         Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP –terör bağlantısı”na ilişkin iddialarını kampanya malzemesine dönüştürmesi seçmende karşılık buldu…

·         CHP’nin kampanyada öne çıkardığı katılımcı anlayış ve uzlaşma kültürü ile eğitim, istihdam ve kadına yönelik şiddet konuları da seçmen üzerinde “davetkâr” etki yapmadı…

·         Millet İttifakı; seçmenin istikrar ve güven beklentisini karşılayamadı…

UMUDUMUZ 29 MAYIS SABAHI…

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda CHP; umutsuzluğa kapılmadan “ezberleri” bozacak yeni bir hikaye yazmalı, seçmenle arasına “güven köprüsü” inşa etmeli, inandırıcı, ikna edici ve kucaklayıcı bir kampanyayla seçmenin hem kalbine, hem de aklına seslenmeli.

Unutmayalım ki; düne saplanıp kalanlar, bugünü yaşayamayanlar, gelecek umudu veremeyenler ve geriye bakanlar; ileriyi göremezler…

Mevlana’nın dediği gibi, “DÜN DÜNDE KALDI CANCAĞIZIM, BUGÜN YENİ BİR ŞEY SÖYLEMEK LAZIM.”

Seçim sandığı sadece sonucu belirlemiyor, aynı zamanda da içinde dersleri de barındırıyor.

Millet İttifakı; seçimi kazanmak için, birinci turda sandığa gitmeyeni sandığa götürmek ve gençlere gelecek müjdeleyecek, umudu yeşertecek, güven verecek, ikna edici “özet” bir programı sunmak zorundadır. 

Bilelim ki; birinci turda halk, siyasetin ve siyasetçinin önünde olduğunu bize öğretti.

Sonuç olarak: Seçim bitmedi; tam tersine, yeni başlıyor. Umudumuz 29 Mayıs sabahı…