Hani aylardır  Altılı Masa’ya ‘ilkesizlik’ vurgusuyla, ‘koalisyon bunlar’ deyip atmadık iftira bırakmadı ya… Hani masayı devirmek için nice nifakları devreye koydu ya… Aşağıladı, küçümsedi, alay etti ya… Bu ucube sisteme son vermek ve ülkeyi demokratik parlamenter sisteme taşıma hedefi başta olmak üzere ‘hak hukuk adalet’ diyerek bir araya gelen ittifak mensubu altı partiye ‘zillet, terörist, kukla..’ dendi ya…

Şimdi kendilerinin geldikleri noktaya bir bakın!.. Hizbullah terör örgütü ile yan yana, İstanbul sözleşmesinden çıktıkları yetmezmiş gibi kadına şiddeti engelleyen yasanın kaldırılmasını  isteyen gerici şeriatçılarla kol kola seçim kazanmayı umut ediyor tek adam!.. 

Yedi partiyi bir araya getirip üç beş oyun peşine düşüyor ve bu koalisyon olmuyor öyle mi? Binde beşlik oy oranı olan Hizbullah artığı partiyle masaya oturup ‘size kaç milletvekili verelim’ pazarlığı yapanlar; yüzde 12 oyu olan HDP ile ittifak değil sadece görüşme yapılmasının üzerinde ter ter tepiniyor. 

Babasına en büyük kazığı atan ve hayattayken Erdoğan’a notunu veren Erbakan’ın oğlu da babasının kemiklerini sızlatmakla meşgul. Yeter ki, kadına şiddet yasası kaldırılsın, kadının yasal güvencesi tamamen bitsin, erkek terörü dizginlenemez hale gelsin!.. Peki  bu şeriatçı kafanın, dinci terör yapılanmasının tek adama çok oy getireceği mi sanılıyor? Her şeye rağmen bunlarla yan yana anılmak bile istemeyen AKP’liler olduğu ve getireceğinden fazla oy götürme ihtimali olduğu söyleniyor. Ama korku o kadar büyük ki… Kaybedeceklerinin sadece bir seçim olmayacağını, çok daha fazlasını kaybedeceklerini o kadar iyi biliyorlar ki.. O yüzden yılanlara sarılmaya çalışıyorlar. Ama artık korkunun ecele faydası yok, her geçen gün sona yaklaşıyorlar.  

 İktidarlarını korumak için ülkenin geleceğini hiç düşünmeden yapılan tüm  hamleler gerçekten akıl alır gibi değil. Düşünebiliyor musunuz; ola ki seçimi alırlarsa gelsin domuz bağları, gelsin Afganistan’da olduğu gibi ülkenin kadın hapishanesine dönüşmesi!...

Boşuna kader seçimi demiyoruz, en küçük bir hata seçimi kaybettirir…Vallahi şu günleri mumla arar bu ülke!.. Hal böyleyken, adaylık yarışına girmeye hazırlanan Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a da ne demeli?.. Belki sadece ‘yazıklar olsun’ demek yeterli…

Doğal afetlerin peş peşe vurduğu bölgenin AKP’li belediye başkanlarının hem imar hem alt yapıyı nasıl görmezden geldiği ortada, seçmenleri Şanlıurfa belediye başkanını nasıl yuhaladı!.. Daha iki ay önce bu insanlar muhtemelen AKP’liydi  bugün gerçeği çok büyük bedeller ödeyerek gördü. Sel bölgesine iki genel başkan ile birlikte ilk giden Kılıçdaroğlu oldu, vatandaşın yanında yer aldı yaşananlara tanıklık etti, ama gidemeyen tek adam buna ‘turistik gezi’ diyebildi… Ne diyelim az kaldı kendisi çok yakında gerçek bir turist olabilir; o günler de yakın!..