Yangınların, depremlerin, felaketlerin, doğal afetlerin neden olduğu tahribatı, yıkımı, yol açtığı acıları ne yazık ki; bir süre sonra unutuyoruz.

Oysa; toplum olarak yaşadığımız felaketlerden, depremden, yangınlardan, diğer doğal afetlerden ders çıkarmalıyız. Bu acıları bir daha yaşamamak için duyarlılığımızı artırarak “önleyici’’ tedbirleri almalıyız.

Bilindiği gibi; ormanlarımız ‘’MİLLİ SERVETİMİZ’’, önemli ekonomik değerimiz ve çok güzel tabiat örtümüzdür.

Son bir ayda İzmir’ de 26 bin hektar orman alanımız alevlere teslim oldu ve geride bıraktığı hasar da ‘’ÜRKÜTÜCÜ’’ boyuta ulaştı.

Orman yangınlarından konutlarımız, yaşam alanlarımız da ‘’OLUMSUZ’’ etkilendi.

Bu arada; ormanlarımız aynı zamanda insanların yanında tüm canlıların, hayvanların da doğal yaşam alanlarıdır. Yangında yaşam alanı orman olan canlıların da cayır cayır yanıp yok olmasına içimiz yanarak tanık olduk.

Öte yandan; tarım arazileri, zeytinlik alan, meyve bahçeleri, meralar da yangından zarar gördü.

Dirençli dönüşüm

Benim de üyesi olduğum İzmir Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın ev sahipliğinde ‘’OLAĞANÜSTÜ’’ toplanarak, yangın felaketine karşı alınması gereken önlemleri ve afetlere karşı ‘’DİRENÇLİ’’ alan oluşturulması konusunu görüştü.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, ’’Köylerimizi, yangın riski yüksek olan evlerimizi, ormanlarımızı, yangına ve diğer afetlere karşı dirençli hale getirme konusunda çalışmaları başlatıyoruz’’ dedi.

Bu arada; İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu toplantısına katılan İzmir Planlama Ajansı Genel Müdür Vekili Aykut Uçar da ‘’İzmir için yangına dirençli kırsal yerleşimler: krizden dirence geçiş’’ konulu bir sunum yaptı.

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı, TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar da konuşmasında ‘’Ormanlarımızın korunması konusunda kurumlar arası koordinasyonun önemi’’ üzerinde durdu.

Ayrıca; İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer de gündemi katılımcıların bilgisine sunarak alınacak önlemlerin tartışılmasına uygun ortamı hazırladı.

Sonuç olarak;

Ormanı bekçi değil, sevgi korur. Ormanlarımızı sevip koruyalım.

Atatürk; ormanlarımızı anlatırken ‘’Yeşil görmeyen göz, görme zevkinden yoksundur’’ diyor.