Ülkenin beşte birini etkileyen depremde yine gördük ki,  denetimsiz, imar aflarıyla kaçak katlar çıkmış,  eksik malzeme ile yapılmış  binalar on binlerce insanımızın ölümüne neden oldu.  Ayakta kalan binalar yok mu, var, demek sorun yapılarda. Üstelik bina yaşı hiç fark etmiyor birkaç yıllık yepyeni binaların kağıt gibi çöktüğünü, eski denilen yapıların ayakta kaldığını gördük. Demek, sorun imalat kalitesinde!.. Yapının eski olması kalitesiz olduğu anlamına gelmiyor her zaman. 

Depremler bu coğrafya için kaçınılmaz ise,  yapıların güçlü, sağlam olması şart. Şart da, nasıl hangi formülle? Bunun tek yolu, yıkıp, yıllar sürecek bir çileye girişip, müteahhitlerle cebelleşmek mi? Rant sarmalına girmek mi? Vatandaş ne anlar teknik ve idari şartnamelerden? Müteahhit ne derse o!.. Maliklerin kaderi, maliyet artışı deyip ucu bucağı bilinmeyen ödemelerin altına imza atmak mı? Yıllarca sokakta, belki çok daha güvensiz bir binada kirada oturmak,  orada burada sürünüp, üzerine yığınla para vererek yıllar sonra  yeni bir eve kavuşmak mı formül?  Yıkıp yeniden yapmak, kat maliklerinin birbirine girdiği, mahkemelerin art arda geldiği çözümsüz uzayıp giden bir süreç. Yaşıyoruz, görüyoruz!..

Ama nedense, tüm binalar için önerilen ‘çözüm’ bu!..’Yık’ diyorlar. Neden, çünkü rant burada. Sürecin çözümsüzlüğü hiç düşünülmeden. 

Depremin hedefindeki İstanbul ve İzmir’de yapıların büyük kısmı yaşlı. Bunların yenilenmesi gerekiyor deniliyor. İyi de nasıl, yıkmak mı tek yol?  Üzerinden neredeyse 2,5 yıl geçen İzmir Depremi’nden sonra ne haldeyiz, gelin bir bakalım… Yıkılan binalar yenilendi mi, evlerinden olan vatandaşlar yeni evlerine girebildi mi? Yoksa mağduriyet hala devam ediyor mu?

Bayraklı ve Bornova’da yıkılan binaların yerleri öylece duruyor. Karşıyaka sahilinden şöyle bir geçin; onlarca bina terk edilmiş metruk duruyor. Yıkılanlar yapılamıyor, mahkemeler bitmek bilmiyor, müteahhitler ‘maliyet arttı’ deyip maliklerden talep ettikleri miktarları katlıyor.  

Oysa binaları kurtarmak, depreme dayanıklı hale getirmenin bir yolu daha var o da yerinde güçlendirme!.. Neden binaların güçlendirilmesi yoluna gidilmiyor, anlayamıyorum… Acaba rantı olmadığı için mi? Hatay Depremi’nde gördük, onca sarsıntı geçirdiği halde hala ayakta kalan çok eski bir binada 2009’da güçlendirme yapıldığı ve hala ayakta olduğunu haberlerde izledik. Nitekim, Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği deprem konferansında da uzmanlar bu örneği verdi ve güçlendirme önerdi. 

Ağır hasarlı yapılarda yıkıp yapmak elbette tek çözüm ama az ve orta hasarlı binalar için güçlendirme hem çabuk sonuç alınması hem milli servetin korunması hem malikler için ödenebilir maliyetler çıktığı için makul bir çözüm olmalı. Belediyeler, ilgili odalar, uzmanlar bu konuda daha bilgilendirici teşvik edici bir yol izleyebilir. Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı ‘Yapı Durum Tespiti’  çalışması bu anlamda çok önemli, umuyorum sonunda zorunlu olmadıkça yıkmak yerine güçlendirme ile pek çok binayı kazanma şansı olur İzmir’in…