Birleşmiş Milletlere bağlı "Dünya Gıda Programı Açlık Haritası Raporu"na göre; Türkiye'de 84 milyon nüfusun 15 milyonu "yeterli" gıda tüketemiyor, yarı aç-yarı tok yaşıyor.

Öte yandan; aynı rapor'da, İzmir'de nüfusun yaklaşık yüzde 18.7'si olan 810 bin kişinin "yetersiz" beslendiği belirtiliyor.

Bu arada; son 3 ayda, ülkemizde "yetersiz" beslenenlere 410 bin kişi katıldı ve bu yükselişin 50 bini son bir ayda gerçekleşti.

Ayrıca; Türkiye'de 5 yaş altı çocukların yüzde 6'sı "uzun süreli" yetersiz besleniyor, bu yaş grubunun yüzde 1.7'si de kısa süreli de olsa "yeterli" beslenme imkanını bulamıyor.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (TÜRK-İŞ) raporuna göre, ülkemizde "açlık sınır"ı 6 bin TL'yi aştı.

Bunun anlamı; 4 kişilik çekirdek ailenin evine ayda en az 6 bin TL girmiyorsa, o aile "açlık sınırı"nda yaşam sürdürüyor.

Bu değerlendirme; milyonlarca asgari ücretli ve emeklinin "yarı aç-yarı tok" yaşadığını gösteriyor.

BİRİ YER BİRİ BAKAR; KIYAMET ONDAN KOPAR…

Araştırma Şirketi İPSOS'un "Global Araştırması"na göre; her 10 kişiden 9’u geçim sıkıntısı çekiyor, halkın yüzde 37'si de ay sonunu getiremiyor.

Rahat bir hayat sürdürdüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 3, "idare ediyoruz" diyenlerin oranı da yüzde 7.

Bu rakamlar; geliri ile giderlerini karşılayanların oranının yüzde 10'da kaldığını, nüfusun yüzde 90'ının "geçim sıkıntısı" yaşadığını gösteriyor.

Daha sade bir anlatımla; 10 kişiden 9'u için hayat zor.

Öte yandan; İstanbul Ekonomi araştırma tarafından 11-15 Mayısta, 12 ilde 1500 kişi ile yapılan anketin sonuçları da ankete katılanların yüzde 61'inin gelirinin giderini karşılamadığını, yüzde 24'ünün de gelirinin giderini "ucu ucuna" karşıladığını söylediğini gösteriyor.

Bu iki yanıt bize, ankete katılanların yüzde 85'inin "geçim sıkıntısı" yaşadığını anlatıyor.

Görülüyor ki; tüm anketler, "geçim sıkıntısı"na işaret ediyor.

Ülkemizin derin bir "beslenme krizi" yaşadığı bu tablo; asla sürdürülebilir değildir.

İşsizlik, yoksulluk, hayat pahallılığı, geçim derdi, gelir dağılımı adaletsizliği ve gıda güvenliği, gıda arzı gıdaya erişimin zor oluşunun oluşturduğu “gıda krizi” ile konut fiyatlarındaki ve kiralardaki fahiş artışın neden olduğu “barınma krizi” ülkemizin en önemli gündemini oluşturuyor.

Ülkeyi yönetenler ve kurumsal olarak devlet; toplumsal ve sosyal huzurumuzu tehdit eden bu problemlere ivedi çözüm üretmek durumundadır.

Unutmayalım ki; biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar.

Huzurun, barışın, dayanışmanın ve birlikte sevinç içinde yaşamanın yolu; herkesin karnı tok, sırtı pek olmasından geçer.

Sonuç olarak: Geleceğimiz "beslenme krizi"nin ve geçim derdinin tehdidi altında. Çözüm; sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmekte…