Kahramanmaraş’ın İstiklal Savaşımızda önemli bir yeri vardır. Kentin İstiklal Savaşımıza topyekûn katıldığına karar verilmiş ve İstiklal Madalyası kişilere değil kent halkına verilmiştir. O dönemde adı Maraş olan kente, 5 Nisan 1925’te toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da onayı ile bir adet Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir.  Kente 7 Şubat 1973 günü ve 1657 sayılı kanunla kahramanlık payesi verildi ve Maraş’ın adı Kahramanmaraş olarak değiştirildi.

Peki, bir kentin tamamının Kurtuluş Savaşına katılıyor olması nasıl gerçekleşti?

Maraş’ı Mondros mütarekesi sonrasında önce İngilizler işgal etti. 22 Şubat 1919'da Albay Max Andriyo komutasında İngiliz kuvvetleri kente girdi. İşgal 8 ay sürdü. Suriye itilafnamesi gereği olarak da 29 Ekim 1919’da Maraş Fransız kuvvetlerine devredildi. İki gün sonra tarihi Uzunoluk Hamamı’ndan çıkan Türk kadınlarına, Fransızlar sataştı, peçelerini indirmeye kalktı. Haberin duyulması üzerine Sütçü İmam geldi, saldırganları tabancasıyla vurdu, bir kısmı kaçtı. Geri döndüler ama Sütçü İmam’ı tüm aramalara rağmen kentte bulamadılar. Sütçü İmam’ın katkılarıyla örgütlenen Maraşlılar 21 Ocak 1920’de karşı saldırıya geçti ve 22 gün sonra 11 Şubat 1920’de Maraş kurtarıldı ve Anadolu’nun kurtuluş mücadelesinde yerini aldı.

Sütçü İmam’a atfen aktarılan bir fetva var: “Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar. “

İşgalleri, tecavüzleri yaşayan ve Maraş’ta ilk kurşunu atan Sütçü İmam’ın fetvasında Kurtuluş Savaşı önderini ve halkın istiklal için savaşanları korumasından daha doğal ne olabilir?

 Aradan 101 yıl geçti:  Tarih 28 Mayıs 2021.  Ayasofya’da devlet büyüklerinin katıldığı bir törende Üsküdar’daki Yıldırım Beyazıt Camii eski imamı bir konuşma yaptı: “Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir… Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma…"

Konuşmayı yapan kişi iddiaya göre devletin başına yakın, hatta akraba filan. 

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener tepkisini şöyle gösterdi:  “Sırf sayın Erdoğan'a yaranacaklar diye AK Parti Mahalle Temsilcisi kılıklı sözde din adamları, kutsal mabedimizde Cumhuriyetimizin kurucusuna lanet okuyor. Allah bunu yapanları da yapılmasına göz yumanları da ıslah etsin.”

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Bahçeli daha net konuştu: “Atatürk'e dil uzatanlar daha iyi Müslüman olduklarını mı sanıyorlar? Atatürk olmasaydı kulağınıza ezan mı okunurdu? Ey kendini bilmez akılsızlar Atatürk'ümüzden ne istiyorsunuz? O tarih sahnesine çıkmasaydı, Türklüğün kıvancı, İslam’ın bekçisi olmasaydı doğdunuz zaman kulağınıza ezan mı okunur yoksa bir Kilise de vaftiz mi olurdunuz?”

Atatürk ve silah arkadaşlarına bu ne ilk saldırı, ne de sonuncusu olacak.  Anadolu halkı kendisine yeni, özgür ve bağımsız bir ülke kazandıranlara her zaman vefa duygusu ile bağlı. Gençler de bu duyguyu yarınlara taşıyor.

Görevinin ne olduğu belli olmayan bir eski imam sadece piyondur. Hakareti Ayasofya’da büyüklerimin önünde yaptım, mevzi kazandık, makam da arkadan gelir diye düşünmüş müdür acaba?  Kanımca Sütçü İmam’ın 101 yıl önce söylediğini düşünsün:

Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar”

Belki de akıyordur da o yüzden gereğini yapıyordur?