CHP’de ‘Değişim’ söylemini ilk telaffuz edenlerden olmasına rağmen, Kurultay’da eski yönetimin yanında yer alan ve ‘kaybeden’ Başkan Tunç Soyer için o gün bu gün, ‘aday olması zor’ söylentileri alttan alta yayılmaya başlamıştı.

Oysa adaylık için bu kriter olmamalı, hizmetler, projeler vb. başarıyı işaret eden kriterler öne çıkmalı.  Ne var ki, Kurultay sonucunu fırsat bilenler, Soyer’i hedef tahtasına koyuyor, sosyal medya köpürtülüyor, ‘başarısız, sevilmiyor’ algısı dalga dalga yayılıyor.

9 Eylül TV’de yaptığımız programda bunu, ‘Benden kurtulmak istiyorlar, benden, varlığımdan rahatsızlar’ diye açıklıyor Soyer; gerekçesini de “güler yüzlü, demokrat, katılımcı” bir yönetim anlayışını benimsemiş olmasıyla açıklıyor.

Programa hayli gergin ve öfkeli bir giriş yaptı Soyer;  nedeni sadece iktidar medyasının İzmir’in Avrupa Gençlik Başkenti toplantısına gidişini, turistik gezi gibi göstermesi mi, yoksa ‘beklemenin’ getirdiği gerginliğin de payı var mı; bilmiyorum. Ama aday açıklama sürecinin uzamasıyla ilgili dile getirdiği sakıncalara sonuna kadar hak veriyorum.

Düşünün, binlerce çalışanı olan bir kurumun başındasınız ve buradaki bürokrasi ‘başkan devam mı, gidiyor mu’ ikilemiyle baş başa. Böyle bir kurumu çalıştırmak hiç de kolay değildir çünkü bürokrasi de önünü görmek ister. Kendisi de sürecin uzamasına ‘üzüldüğünü’ söylüyor ancak aday olma ihtimalini çok yüksek gördüğünü belirtip ‘doğal adayım’ diyor.

Geçen hafta bu köşede ‘Bu iş Soyer’e yarar’ başlığıyla yazdığım yazıyı hatırlatıp, İç İşleri Bakanlığının Atatürk’ün Nutuk kitabından alıntı yaptığı konuşmasıyla ilgili açtığı soruşturmayı da soruyorum, ‘Bu soruşturmayı benim yaptırdığımı söyleyenler bile oldu’ diye cevap veriyor. Gerçekten Soyer aleyhine senaryo yazanlar hayal sınırlarını bu kadar zorlamış olabilir mi; inanılır gibi değil!..Ancak partisinin kendisine bu konuda sahip çıkacağına da inanıyor.

Parti örgütünün hatta dün Ankara’da Genel Merkez’e Soyer’e destek ziyareti yapan 350 muhtarın, başta Rıfat Nalbantoğlu gibi bazı milletvekillerinin duruşu aday yapılması ihtimalini güçlendirir mi; bilmiyorum ama bildiğim bu açıklamanın gecikmesi kente zarar veriyor; dedikodu ve fitne ortamını besliyor.

Anketlerle ‘memnuniyet’ ölçmek bir noktaya kadar mümkün ama bir başkanın tekrar aday yapılması veya bir başka ismin tercih edilmesi noktasında Genel Merkez’e ne kadar ışık tutar; bundan da emin değilim. Ankara’daki ‘karar vericiler’in daha rasyonel verilere de bakacaklarını düşünüyorum.

Sonuç olarak izlenimim, Soyer’in adaylık beklentisi yüksek; beş yılda yaptığı hizmetlerin projelerin dikkate alınacağını düşünüyor; Kurultay’daki duruşunun ‘düşmanlık nedeni’ olmayacağına inanıyor. Ben de bu sürecin fazla uzamasının yarar sağlamayacağı görüşündeyim, İzmir gibi beş milyon nüfuslu bir kentin bu gerginliği daha fazla taşımaması gerektiğine inanıyorum.