Sorgulamadan biat edenlere ‘Kimin adamısın’ diye sorduğumuzda büyük tepki alıyoruz.  Tepkiler genelde o kesimin liderini koruma duygusundan, belki de kaygısından kaynaklanıyor ya da bir çıkar ilişkisinden. Genelde eleştiriye tahammülü olmayan kesim eğitimli olsun ya da olmasın gözü kapalı biat edenlerdir.

Söylemi ne olursa olsun liderini savunan kesimler var. Erdoğan’ı savunanlar da Özgür Özel’i savunanlar da Devlet Bahçeliyi savunanlar da Öcalan’ı savunanlar da genelde “aynı”. Demokratik ortamda eleştiri geldiği zaman, o eleştiriye katılmasak bile, iyice özümsersek bundan bir şeyler öğrenmek mümkün olabilir. Sorgulamak demek ufkumuzun açılması demektir.

Bu yazıda iki konuya değineceğim; birincisi CHP kurultayı davası, ikincisi İzmir grevi.
CHP 38. kurultayı 4-5 Kasım 2023’te yapıldı ve Özgür Özel kazandı, Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti. Kaybedenlerin ve partiden ihraç edilenlerin kurultayda alınan sonuçların şaibeli olduğu söylemi, bugün “mutlak butlan” noktasına dek geldi.

Mutlak butlan, yapılan işlemin yeniden tekrar edilmesidir. Halk diliyle, sil baştan, yeniden yapılan işlem. Yani 6 Nisan 2025’te yapılan olağanüstü kurultaydan geriye, 4 Kasım 2023 gününe giderek 38. Kurultayın tekrarlanması durumudur. CHP gibi Cumhuriyeti kuran partiye bu yapılabilir mi?

CHP daha önce de kapatıldı ama halkımızın içindeki bağımsızlık ateşi ile yeniden yaşama geçirildi ve bugün ülkemizin birinci partisi haline geldi. Partiyi kendi içinde çatışmaya itmek için çabalar var. Yeni kuşak gençlerin özgürlük ve bağımsızlık tutkuları bu çabaları boşa çıkaracaktır diye umut ediyorum.

İzmir grevine gelince, 3 Haziran gecesinde anlaşma sağlandı ancak grevi yönetenlerin işçinin çıkarını savunma görünümü altında başka hedeflerinin olduğunu Cemil Tugay fark etti. Sendika şube başkanlarının belediyeyi eş ve akrabalarının beslendiği yer olarak gördüğü ve yaklaşık 50 akrabanın belediye ve şirketlerinde çalıştığı ortaya çıktı. Uzlaşılmaz tekliflerle belediyeye nefes aldırmayacak sistemin arkasındaki sendikacıların DEM’li ve sempatizanı olduğu ortaya çıktı. Bu şekilde AKP ve DEM Parti iş birliği ile İzmir’de sosyal demokrat havanın bozularak AKP’nin belediyeyi ele geçirmesine çaba gösterildiği hesaplandı. Bir hafta toplanmayan çöplerin yarattığı sosyal yansımayı dikkate alan Cemil Tugay sahaya indi. İzmirli gençler de kendisine katıldı ve çöplerin başında nöbet tutan grevci sendikacılara rağmen çöpleri kamyonlara yüklemeye başladı. Esnaf da kendisine katıldı, İzmirli dik duruşa büyük destek verdi. DİSK’in bir şube başkanının İzmir’de yerel seçimlerde CHP ve AKP arasındaki farkı DİSK ailelerinin 500 bin oyu ile kapanabileceğini bir tehdit olarak ileri sürmesi senaryoyu hazırlayanların foyasını meydana çıkardı. Oysa İzmir her zaman sendikal hareketlere desteği olan bir kenttir ve CHP İzmir Milletvekilleri arasında DİSK genel başkanı Kani Beko ve genel sekreteri Musa Çam gibi işçi haklarının savunucuları vardır. İşçi hareketleri ve sendika örgütlenme konusunda 1968 yılından veri uğraştığımızı kısa bir not olarak vereyim, daha sonra uygun bir yazıda konuyu işlerim. Bugün için sendikal faaliyetlerin bu kadar “yozlaştığını” görmek maalesef bizleri üzüyor. AKP destekçileri bundan mutlu olmuşlardır herhalde.

Daha önce de yazdım. Emperyal devletler demokrasi aşığı, hoşgörünün beşiği olan İzmir’i “kindar ve dinci” anlayışla ele geçirmenin peşinde. CHP Kurultay davası iddianamesine “suçlu” olarak Cemil Tugay’ın adının yazılmasına dikkat ediniz. Anımsatayım 2023’teki kurultayda Cemil Tugay İzmir’de bir ilçe başkanıydı. Kurultaya nasıl etki etti, iddianame açıklanınca öğreneceğiz.

Kurtuluş savaşının parlayan yıldızı İzmir’den intikam almak istiyorlar.
İzmir grevi gibi birlik olursak, bunu başaramayacaklar…