Ne kadar kültürlü iseniz ne kadar çok kitap okumuş olursanız o kadar etkilenebilir durumda olursunuz. Buna ülke içinde, dışında seyahat etmenizi de ekleyebiliriz. Ne kadar çok yer görürseniz ve ne kadar çok kişiyle konuşursanız etkilenirsiniz. Kısacası öğrenmek ile etkileşim yaşamımız içinde kardeş gibilerdir. Burada kişiye düşen bir sorumluluk var, o da öğrendiğini incelemek, sorgulamak ve bir sonuca varmak. Bu ise bir çabayı gerekli kılar.

İnsanımızın bir kısmı bilgileri hap gibi ister, alır yutar. Ne sorar ne de sorgular. Bu durum genelde siyasilerin taraftarları, cemaatlerin müritleri için geçelidir. İşin içine sorgulama girince, görüşler farklı olabilir. Buna eskiler “barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar” yani hakikatin ışığı, fikirlerin çarpışmasından doğar demişler. Televizyonlarda tartışma programlarını, değişik kanalları, sosyal medyadaki farklı aktarımları, bakışları izler, anlamaya, bazen yorumlamaya çalışırım. Tabii ki her zaman net bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Zira toplumsal siyasetin olduğu alanda görüşler her zaman aynı kalmaz, değişir. Onun için Demirel’in “dün dündür, bugün bugündür” sözü örnektir.

İki farklı görüşten Papa’ya bakalım. Birisi dinleri barıştırmaya çalışan Papa. Diğeri Amerikalı Papa. Amerikalı Papa demek vatandaşı olduğu ülkenin anayasasının dışına çıkamayan bir kişi demektir. 8 Mayıs 2025’te seçilen Papa 14. Leo -doğum adı Robert Francis Prevost- iki ay geçmeden Vatikan’da "Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çok taraflılık" başlıklı bir etkinlik düzenledi. Bu etkinlikte konuşmak üzere Vatikan'da bulunan Emine Erdoğan ile özel bir görüşme yaptı. Yeni Şafak’ın haberine göre ilk seyahatini Türkiye’ye yapmayı düşündüğünü söyledi. Papa 4 ay sonra 27-30 Kasım tarihlerinde Türkiye’ye geldi. Ankara’da Anıtkabir’i ziyaret etti. İstanbul ve İznik’te ayinler yaptı.

Bu olayın arkasında 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Anlaşması’nı kongresinde bugüne dek onaylamayan ABD bir şeyler amaçlıyor mu, kim bilir? ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Heyebeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılışı için neden “2026 yılının Eylül ayında” dedi? Lozan’ı delik deşik mi edecekler?

Bir başka taraftan, örneğin Trump tarafından bakınca, Lozan anlaşması giderse ABD bölgede istediğini yapar, Kerkük ve Musul maddeleri de Türkiye’nin yaptırımından çıkar. Sonra Kuzey Irak, Suriye, Türkiye ve İran’da uydu devlet kurulabilir. Petrole de ABD çöker. Zaten Hatay’da karışıklık filan gibi olaylar çıkartılırsa uydu devlet Akdeniz’e kadar çıkartılabilir diye düşünürler mi acaba?

İşbirlikçiler zaten Türkiye’de var. Bunların işbirlikçileri TBMM plakalı araçlarla zaten uyuşturucu işindelerdi. Bir yandan 50 bin kişinin katilini önder, lider diye hapisten çıkarmaya çalışıyorlar diğer yandan etnik ırkçı yaklaşımla belki de iç çatışmaya zemin hazırlamakta olabilirler mi acaba? Valileri görevden uzaklaştırmaktan çekinmeyen bu işbirlikçiler emniyet müdürlerine görevden alınma tehdidinde de rahatça bulunabiliyorlar. Öcalan hakkında konuşurken güler yüzle “küstahça” konuşabiliyorlar.

CHP parti programında, genel başkanının kurultay konuşmasında ABD’nin bölücü girişimleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğü konusunda neler söyledi, merak ediliyor mu?

Doğal olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları devleti yönetenlerin ülkenin geleceği için ne gerekirse yaptıklarını düşünürler. Ulusal ve uluslararası sorunlar, oyunlar başlı başına bir satranç oyunu gibidir. Ülkesini sevenler için önemli olan ülkenin birlik ve bütünlüğüdür. Binlerce yıldır bu topraklarda bir arada yaşayan insanların kardeşliğine bir halel getirilmemesidir.