Platon’un çok sevdiğim, hatta bu yılın nisan ayında raflardaki yerini alan ilk kitabım “İlham Veren 100 Cümle ve Bir Yaşam Felsefesi”nin de ilk sayfasının giriş cümlesi olan bir özdeyişi var; “Her şeyin mühim noktası başlangıçtır.”
Bizde de sık sık dile getirilir ya “Başlamak bitirmenin yarısıdır” diye. Başlangıçlara her zaman bir önem atfedilir, zira bir şeyi bitirmenin, arzu edilen sonuç, hedef ve amaçlara ulaşabilmenin tek yolu; gidilecek yolu yürümeye başlamaktır. Kimi insan vardır etrafınızda ne başlangıçları biter ne de bitişleri. Sürekli yeni bir şeylerin peşinden koşan, yeni bir fikir üreten, yeni bir bakış açısı getiren, yeni bir girişimde bulunan insanları fark edebilirsiniz etrafınızdaki. Hatta bu insanlara girişken, atılgan vb. yakıştırmalar da yapılır zaman zaman. Gerçekten üzerine düşünülmüş eylemler ve olası sonuçları üzerine kafa patlatılmış başlangıçlardan olumlu sonuçlar almak mümkün olduğu gibi, tam aksi durumda da hızlı bitişler kaçınılmazdır. Yani aslında Platon’un kurduğu cümleyi iki yönlü değerlendirmekte fayda vardır diyebiliriz. Uzun veya kısa, gidilecek olan herhangi bir yola çıkmadan önce, yola, yolla beraber ortaya çıkan yolculuğa uygun bir yöntem, araç, süreç belirlenir. Yolda ihtiyaç duyulacaklara ilişkin hazırlıklar bugünden yapılırsa bu elbette ki doğru bir başlangıç olacaktır. Ancak tüm bunlardan bağımsız olarak, sadece yola çıkmaya odaklanılacak olur ve herhangi bir hazırlık yapılmazsa da işte böyle bir başlangıç ancak yolda karşımıza çıkacaklara o anki olanaklar dahilinde verebileceğimiz karşılıklardan ibaret olup bitişe varma olasılığını da düşürebilecektir.
Ülkemizdeki “Kervan yolda düzülür” ifadesi de işte tam da bu nedenle yanlış anlaşılanlardan bence. “Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı” anlamına gelen kervan, açıklamadan da anlaşılacağı üzere yolda düzülemeyecek kadar meşakkatli bir iş. Hem insanların hem de hayvanların olduğu, eşyaların taşındığı, uzun bir yola giden, bir yerden bir yere hareket eden bir topluluğun; yolu, yemeği, konaklamayı, güvenliği ve de sağlığı düşünmeden, bunlarla ilgili kimi olasılıkları hesaba katmadan yola çıkması mümkün değildir, olmamalıdır da. “Yola çıkalım da gerisi bir şekilde yolda halledilir” gibi algılanıp analiz etmek ve planlamaktan çok, hareket etmeye dayalı olarak yorumlanan bu cümle hem bireysel hem de toplumsal iş yapma ve eyleme geçme anlayışımızı sakatlamaktadır. Elbette insanın üzerine her düşündüğü doğru çıkmayabilir ya da onunla ilgili her planı harfiyen gerçekleşmeyebilir. Yaşamda bizim karar, seçim ve eylemlerimizin dışında gerçekleşen, kolektifin etkisinin olduğu pek çok şey var. Dolayısıyla harekete geçirdiğimiz kervan da yolda beklenmedik durumlarla karşılaşabilir. Çeşitli olasılıklara hazırlıklı olarak çıktığımız yolda başımıza gelenler tahmin ettiğimiz gibi veya ona yakınsa zaten hazırlıklıyız demektir ancak değilse, işte o zaman kervanı yolda düzebiliriz. Ortaya yeni çıkan yeni duruma adapte olmak, bir sorun varsa çözüm üretmek hem yolda olmanın hem de uzun bir yolculuk olan yaşamın doğasında vardır.
İnsanlığı bugüne getiren en temel becerilerinden biri ve belki de en önemlilerinden bir tanesi değişime adapte olma hızı ve becerisidir. Bu becerinin bize zamanla kazandırdığı bir başka beceri ise aktif değil proaktif olmaktır. Yani herhangi bir şeye (konu, olay, durum) ortaya çıktığında tepki vermek değil henüz ortaya çıkmadan da ona hazırlıklı olmak, hatta kendi arzu ettiğimiz gibi olacak şekilde şartları şekillendirmek yani plan yapmaktır. Elinde bu imkanı varken kendi sınırlarını zorlamayan ve kontrol alanını kullanmayan insan ise yaşamla beraber akışta olan değil, yaşamın, kolektifin onu sürüklediği kişi olacaktır, aynı sonuçlarını hiç düşünmeden kendini içine bıraktığı çılgınca akan nehrin onu istemediği yerlere savurması gibi.
İnsanın, yaşamının her anında her döneminde başlangıçların her anlamda önemli olduğunu düşünürüm. Çünkü sizi, hem zaten bildiğiniz, istediğiniz ya da üzerine çalıştığınız yere götürür hem de yeni olasılıklarla karşılaşmanızı sağlar. Bu yazı da bu köşede yazacaklarımın ilki, yani bir başlangıç. Bu sebeple benim açımdan da oldukça önemli. Gelişmek için değişmek gerekir, değişmek için ise bir şeyleri öncekinden farklı yapmak. Yapmak bir eylemdir ve doğası gereği hareket gerektirir. Her hareketin bir başlangıcı yani bir kıvılcımı vardır. Bugün bu ilk kıvılcımla, insanın hem kişisel hem de profesyonel gelişimi, dolayısıyla toplumsal değişimi üzerine farklı konu ve başlıklarda düşünce ve fikirlerimi paylaşacağım bu yeni yolculukta kervanı yola çıkarmış ve başlangıcı yapmış olduk, hepimiz için hayırlı olsun.