Enerji fiyatları bütçenin gelir paylarından birisi. Elektrik faturalarında enerji maliyetinden daha fazlası dağıtım payı. Ayrıntılar içinde 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminden bir yıl önce yüzde 50 kadar zam yapıp 2023 yılında zam yokmuş havası vermeyi de sayabiliriz. ABD kadar Rusya’nın da Erdoğan’a destek verip doğal gaz faturasını ertelemesi de var.

Siyaseti bir yana bırakıp, 2020’deki 12 kilogramlık mutfak tüpü fiyatını söyleyeyim: 118 Lira. Peki 2025’te kaç lira oldu: 1150 Lira. İşte mutfak masrafındaki artışın biri böyle.

Ekonomim web sitesinde yazan Şeref Oğuz’un bir saptaması var. “Hükümet, zam yaparak enflasyonu indireceğini sanıyor. Ben buna kamuflasyon diyorum. TÜİK de zamları kamufle ediyor ve ortaya “fiyatlandırmada davranış bozukluğu” çıkıyor. Ahlaksızlık yani…”

Evet, devletten aldığımız enerji, gübre, vergiler arttıkça artıyor. Emekliler, asgari ücretliler ay başını zor getiriyor. Eskiden okula giden çocuklara harçlıkları anneanne, büyükbaba verirdi. Şimdi onlar torunlarına harçlık veremememin üzüntüsünü yaşıyorlar.

Şeref Oğuz, tanımladığı “kamuflasyon” başta olmak üzere yüksek ve fahiş fiyatlarla mücadele etmek isteyenlere bir liste yapmış:

Yapılması gerekenleri sıralamış: 1-üretimi destekle, 2-üreticiyi örgütle, 3-girdi maliyetlerini indir, 4-Hal Yasasını ıslah et, 5-Perakende Yasasını güncelle, 6-aracıların sayısını azalt, 7-Lojistik maliyetlerini düşür, 8-demiryolunu etkin kullan, 9-Anayasadaki gibi GSMH’nin %1’ini tarıma aktar, 10-Üreticinin finansmanını rahatlat.

Yapılmaması gerekenler de şöyle: 1-Soğan deposu basma, 2-Savaşı etikette değil, tarlada, fabrikada ver. 3-Aracıları suçlayıp durma, 4-Üç harfli marketleri düşman ilan etme, 5-tarım bakanlığını adam et, 6-yandaşa, kaynak aktarma, 7-cezayla çözüm arama, 8-enflasyonu besleme, 9-tehdit savurma, 10-başkasını suçlama.

Ekonomi konusunda en az 50 yıldır araştırma ve incele yapan bir ustanın Şeref Oğuz’un listesindeki her madde başlı başına bir araştırma konusu. Önerilerin bir kısmına katılmayan, farklı önerileri olan da olabilir. Önemli olan ülkemizi sorun sarmalından çıkarmak.

Bu sarmal bugün peydahlanmadı, yüz elli yıldır böyle. Osmanlı devletini borç batağına itenlerden tutun ülkemizde federatif devlet yapısının altyapısını hazırlamaya çalışanlara dek yüzlerce sorun yaşadık, yaşıyoruz. Ancak ulusal yapımızdaki dayanışma ve birlik inancı Anadolu’muzu tek vücut halinde tutmaya devam ediyor.

Ülkemizin sorunlarını iktidar, meclis, üreticiler, sanayiciler, çiftçiler, gençler, kadınlar el birliği ile çözebiliriz. Ancak yadsınamayacak bir gerçek var ki, geleceğini ülkemizin bütünlüğünde değil de yabancı ülkelerin işbirlikçiliğinde arayanlar var. Bu işbirlikçiler 150 yıl önce de vardı, yarın da var olacak. Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diye tanımladığı halkımız 100 yıldır birbirine ayrılık gütmeden sarıldı. Birbirlerine eş veren, eş alan, çocuklarını Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleriyle büyüten insanımız dünyaya örnek oldu.

Kış geliyor…

Ekonomi, siyaset yandaş medya ile yönlendirilebilir. Vatandaşın yoksulluğunun yaygınlaştırılması ile biat kültürüne itme çabasına girişilebilir.

50 bin kişinin katili; barış güvercini, kurucu önder diye öne çıkartılabilir.

Unutmayacağımız bir şey varsa o da şehitlerimizin ulusal bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için gözünü kırpmadan şehit olduklarıdır. Uyuşturucu kaçakçısı kocasına meclis kartlı arabasını verenler bu ülkeyi bölemeyecekler.

Kış geliyor… 100 yıldır olduğu gibi özgürlük ateşimiz yine tüm ülkeyi saracaktır.