Bir yıldır “Bunlar anlaşamaz, masanın altında başkası da var, bunlar altı benzemez” dediler.  Sonunda ortak mutabakat metninde 2 bin 300 proje için imzalar atıldı. 

Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak için “karizması yok”, “kazanamayan aday” diye bir yıl yapılan yandaş propaganda boşa çıktı.Kılıçdaroğlu ortak cumhurbaşkanı ilan edildi. “Bunlar anlaşamaz” dendi, dört parti milletvekili seçimine girmek için CHP listesinde ittifak yaptı. Ortak listenin iki önemli yararı var; birincisi alınan toplam oy barajı aşıyorsa tüm partiler barajı aşmış sayılıyor. Bu nedenle küçük partiler oylarını kaybetmemiş oluyorlar. İkinci önemli kazanım ise, d’hondt sisteminde birkaç bin oyla, hatta birkaç yüz oyla, hatta birkaç oyla bir milletvekilini fazladan çıkartmak veya kaybetmek söz konusu. 

Millet İttifakı’nın ortağı İYİ Parti seçime ayrı liste ile gireceğini önceden ilan etmişti. Ancak son dönemde CHP ile “fermuar” liste yapma kararı ile küçük illerde oy kaybının ve milletvekili kaybının önüne geçebilirler. Bir başka deyişle hangi parti güçlü ise diğer parti aday çıkartmayacak. DEVA, DP, Saadet, Gelecek partilerinin CHP ile mutabakat sağlaması eleştirilere yol açtı. Ancak, oy gerçeği diyor ki, seçimi Kılıçdaroğlu kazandığı zaman, Meclis’te de çoğunluk Millet Partisi'nde olmalı.

Cumhur İttifakı da benzer durumda. MHP dışında, BBP, YRP, Hüda Par AKP’nin listelerinde yer aldı. İşin ilginç yanı artık ortada yok, lağvoldu dedikleri Hizbullah’ın yönetici kadroları şimdi AKP listesinde Meclis’e girecek. Yani işkenceci, adam boğazlayan, kadın kesen bir terör örgütünün elemanları Meclis’te temsil edilecek. Demek ki, gelecek dönemde Meclis’te bol bol terör dolu söylemlere tanık olacağız. 

BBP, YRP ve Hüda Par’ın kısmen etkin olduğu bölgelerin sayısı az. Ancak AKP’ye akmasa bile oy damlatacak. Bir de partisinin tepkisini çeken DSP Genel Başkanı var. Bu grupların toplam oyu az. Cumhur İttifakı’na en fazla sorun yaratacak parti MHP: Seçime kendi listesi ile ayrıca girecek olan MHP, Cumhur İttifakı’na kesin 15-20 milletvekili kaybettirecek. 

İşin bir de ironik yanı var; 1965’lerden beri siyasal hareketlerin içinde olan, örgüt kuran, dergi gazete çıkartan, birçok adla parti kuran, birçok konuyu ulusal boyutların dışına taşıyan halen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perincek’in durumu. Bugüne dek kendisinin verdiği ve kendisine verilen destekler bir kenara atıldı, Doğu Perinçek Cumhur İttifakı’nın dışında bırakıldı. Bugünden sonra durumu zor, bazı görevler Hüda Par’a verilecek, ama nasıl? 

İnceden inceye kurulan parti görevini başarabilecek mi, göreceğiz. Bu konu için bu kadar söz fazla bile.

Cumhur İttifakı’nın yelkenini Erdoğan rüzgarının dolduramayacağı hissedilince yine düğmeye basıldı. Anımsayacaksınız, 2015’te, 7 haziran seçiminde Meclis çoğunluğunu yitirmesinden sonra, hükümet kurulamadı, 1 Kasım’da seçime gidilmesi kararlaştırıldı. Ve terör eylemleri başladı, yüzlerce kişi katledildi. 1 Kasım’da biraz korku iklimiyle oylar AKP’ne yönlendirildi. Biraz da sandık hileleri oldu. 

Son günlerde CHP ve İYİ Parti, İstanbul il ve ilçe binalarına yapılan kurşunlamalar, seçime doğru yine bazı olayların olabileceğine ilişkin bilinç altına yerleştirilen noktalar. Bu olaylarda yandaş medyada anlatılan senaryolar kamuoyunca benimsenmedi. 

Erdoğan için nisan ayı içinde planlanan askeri siha gemisinin denize indirilmesi, Akkuyu nükleer santralı için Putin’in Türkiye’ye gelmesi, Karadeniz doğal gazının mutfaklara pompalanması, uzaya TÜBİTAK’ın yaptığı uydunun Amerika’dan Elon Musk tarafından uzaya gönderilmesi, yüzbinlerce konut yapılması yeterli etkiyi bir kuru soğan kadar yapabildi mi acaba?

Erdoğan’ın çaresizliğini Soner Yalçın’ın senaryoları bile kurtaramayacak gibi gözüküyor.