Başka bir ülkede yaşayamam. Birçoğumuzun ortak sloganı bu.

Türkiye’de yabancı kökenli bir firmada genel müdürlük yapan bir İsviçre vatandaşı 1980’lerde emekli olunca İstanbul’a yerleşti. Sen İsviçre gibi gelişmiş bir ülke varken, neden geri kalmış, düzeni bozuk bir ülkeye, hem de trafik kaosunun yoğun olduğu bir kente yerleşiyorsun diye soranlara şöyle yanıt vermiş.  İsviçre’de doğduğundan başlayarak hayat çizgin belli. Hangi okullara gideceğin, hangi üniversiteye gideceğin, mezun olunca nerede işe gireceğin belli. Hatta hangi ailelerle temas kuracağın, evlenme kararını verirken olası eşin de belli. Halbuki İstanbul’da sabah evden çıkıp işe gidersin, akşama kadar ne olacağı, eve ne zaman döneceğin belli değil. İsviçre’de hayat monoton, burada ise her gün bir heyecan, bir macera.

Evet, burası Türkiye. Her gün ne ile karşılaşacağımız belli değil. Mazota ne zaman zam yapılacak, KDV-ÖTV ne olacak, motorlu taşıtlar vergisini iki kez ödedikten sonra bir kez daha istenip istenmeyeceği belli değil. Karşılaştığınız yüksek öğrenim gördüğünü söyleyen kişilerin diploması var mı, varsa sahte mi bilemezsiniz.
Aman Biden benimle görüşecek diye heyecanla gazetelerden ve televizyonlardan gaz verdikten sonra, madem benimle konuşmayacaksın ben de gelmiyorum diyen yöneticilerimiz var.

31 Mart yerel seçimlerinde AKP adayı Murat Kurum için İstanbul’da esnafı dolaşıp oy isteyen Hakan Fidan’ın çizilen karizmasını onarma çabalarına bayılıyorum doğrusu. Ardan Zentürk diyor ki, “Fidan’ın Gambiya ziyaretinde ABD ile siyasi sonbaharın tonları açığa çıktı.” ABD ile aramızda sonbahar rüzgarları neden esiyor ve tonları da neden farklı?  Çünkü ABD Başkanı Joe Biden'dan beklenilen cevaplar alınamadı. O zaman da Erdoğan’ın ABD ziyareti ertelendi.

Ardan Zentürk devam ediyor: Gambiya’da başkent Banjul’da Fidan’ın İranlı mevkiidaşı yani İran Dışişleri bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile verdiği fotoğraf batıda soğuk duş etkisi yarattı. İşte methiye böyle düzülür. Yeniçağ gazetesi de bu fotoğrafı “İşte batıyı ayağa kaldıran fotoğraf” diye verdi. Şu soruyu sormak gerekmez mi; Fidan İran dışişleri bakanına Batı seni sevmiyor, seninle konuşmam mı deseydi? Peki birlikte fotoğraf çektirilince Batılılar gece uyumadı mı acaba?
Uluslararası siyaset haberleri de biraz ciddiyet istiyor sanırım.

Sahte diplomalar yine gündemde. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi (KTSÜ) olayın merkezinde. 2016 Yılında kurulan KTSÜ bundan bir yıl sonra, 2017 yılında üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Böylece KTSÜ mezunları Türkiye’de hekimlik yapabilir hale geldi. Bu üniversitenin genel sekreteri sahte not girişleri yaptığını ve 600’ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf emiş. Tabii ki tutuklu. Olayın içinde polis memuru, bakanlık müdürü, eski bakan ve daha birçok ünlü kişi ve kurum yöneticisi, temsilcisi var.  

Bir “sahte projecilik de tarım alanında. Erzurum’da termal suyla ısıtılacak serada domates yetiştirilip satılacaktı.  Aziziye Belediyesi ve Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı iş birliği ile yatırım yapıldı. Temmuz 2022’de açılışını ve ilk hasadı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank yaptı. 31 Mart 2024 seçimlerinde belediyeyi YRP kazandı, durum ortaya çıktı. Seradaki jeotermal enerji yeterli olmadığı için ayda 4 ton kömür yakılıp 4 ton domates üretiliyordu.  Bu da sahte jeotermal enerjiyle üretim raporu diyelim.

Bu tür haberler olmasa bu ülkedeki monotonluk, yaşamımızı da monoton kılmaz mı yani?