Cumhuriyet Halk Partisi genel merkez kurmayları ve Genel Başkanının İzmir programının yankıları sürüyor.

Son 20 yılın belki de en başarılı genel başkan programı oldu. CHP kurmaylarının saha çalışmaları hem verimli geçti hem de problemsiz, aksamasız gerçekleşti. CHP lideri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını ilk ağızdan ve detaylı dinleme fırsatı buldu. Balkan buluşması, Konyalılar buluşması ayrıca özel ve verimliydi. Çiftçi buluşması ve sanayi esnafı ziyaretleri ise iktidar partisinin dengelerini yeniden yeniden bozmaya yetti. İzmirli gençlerden, daha güçlü daha enerjik bir gençlik buluşması beklenirdi. Sanırım programa sonradan dâhil oldu, gençler güç ve enerjilerini yansıtamadılar gibime geliyor.

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile ilgili, İz Televizyonu ekranlarından harika bir tespit yapılmıştı: “Tunç Soyer, maraton koşucusu. Kısa vadeli kazanımlardan çok, uzun soluklu hedefleri sever”

Son 6 ayda yaşanan birçok şey, Başkan Soyer’in ne kadar sabırlı bir maraton koşucusu olduğunu bir kez daha ispat etti.

Son 6 ayda daha iyi görüldü ki, Soyer sorunları sümen altı etmiyor, aksine kaynağını tespit etmek için aceleci davranmadığı gibi, alternatif çözüm yolları için de olanak bırakıyor.

***

Geçtiğimiz hafta sonu, değerli büyüğümüz-dostumuz Aytekin Sözen’in oğlunun düğününde Başkan Soyer ile karşılaştık. Bir ön masamızda oturdu. Kayseri’den İzmir’e yeni taşınmış olan, siyaseti çok iyi bilse de İzmir siyasetini uzaktan bilen,  Soyer’i de canlı olarak ilk defa gören arkadaşım yeniden dikkat kesilmeme sebep oldu: “Soyer çok mütevazı, herkes ile özel ilgileniyor. Samimiyeti karşısındakine net şekilde geçiyor”

İster istemez sohbet, üç büyükşehrin başkanı ile kıyaslamaya geldi.

-Soyer MÜTEVAZI...  Kendi ifadesiyle, bazen zarafetini zafiyet sananlar olmasına rağmen, karakterini değiştirmiyor.

-ÇALIŞKAN. Dünyaya bakışı, insanlığa dair değerleri, bitmeyen bir enerji sağlıyor kendisine.

-MODERN VE AİLECİ… Tam bir İzmir beyefendisi… Öte yandan ailesine ise inanılmaz düşkün. Bu özellikleri insanlarda güven duygusuna sebep oluyor.

-SOSYAL DEMOKRAT. İlerici… Linç edilme pahasına, inandığı doğrulardan taviz vermedi. Barışı, kardeşliği, eşitliği, adaleti her dönem önceledi… Rüzgâra göre dalgalanmadı…

-Parti politikaları ve stratejisiyle TAM UYUM İÇERİSİNDE… Özellikle büyükşehir belediye başkanlarının isimlerinin Cumhurbaşkanlığı adaylığına geçmesi konusunda gram tereddüt etmedi. Uzun süre İzmir’e hizmet etmeyi, İzmirlilere verdiği sözleri yerine getirmeyi öncelikleri arasından çıkarmadı. Her sorulduğunda tam bir partili disipliniyle ‘Adayımız Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur’ dedi. Kendi siyasi kariyerini, toplumun özlem ve beklentilerinin önüne geçirmedi.

- GÖNLÜ GENİŞ. Bir dönem önceki başkan Kocaoğlu’na yapılamayacak eleştirilerin tamamına olanak açtı. Kan kustu, ‘kızılcık şerbeti içtim’ dedi ama isyan etmedi. Dönem dönem ‘Başkan da fazla demokrat’ çıkışları yapanlar bile oldu, ama o otoriterleşmedi. “Ben bu yoğurdu böyle yerim. Yoğurdu böyle yemem hepimizin faydasına” diye ısrar etti.

- BAHANELERİ SEVMİYOR. Pandemi, orman yangınları, deprem, tsunami, ekonomik kriz… Onun döneminde İzmir’in başına gelmeyen kalmadı. Hiçbirinin arkasına sığınmadı. “Sakin sulardan iyi kaptan çıkmaz” dedi, yoluna devam etti.

***

Gelinen noktada, politikayı takip eden herkes daha net şekilde hissediyor ki, İzmir’in kaptanı Tunç Soyer’dir.

Başarısız olması için fırsat kollayanlar, mazbatayı aldığı ilk günden itibaren ikinci dönem planları yapanlar; bu hasletlerinin parti ve toplum kamuoyunda karşılık bulmadığını anladılar diye umuyorum.

Dalgalı suların kaptanı Soyer, insanlığın tam da ihtiyaç duyduğu değerler üzerinden maraton koşusuna devam ediyor. Hem de ilk düzlükte tökezleyerek değil, nefesini ve enerjisini kontrollü kullanıp, sonradan açılarak…

Soyer’i asıl bundan sonra seyretmek lazım.