Sisli bir Körfez ve karşıda belli belirsiz bir kıyı! Bir tür bilinmezlik! Yarı korkulu bir hava! Yağmurlu ve boğuk havaya rağmen mutlu bindim dün sabah vapura Karşıyaka’dan. Sabah evden çıkıp iletişim aygıtları konusunda her türlü kahrımı çeken Sevgili Adar, güzel haberi verdi bana. Çarşı girişindeki dükkâna girdim ve daha geçen ay paraya kıyıp aldığım kulaklığımdaki arızanın garanti kapsamında değerlendirildiğini öğrendim. Yenisi ile değiştirilmişti. Mutlu olmak için fazlaca yeterli bir nedendi benim için. 

Spotify açtım ve yapay zekânın güvenilir ellerine bıraktım kendimi. ‘’2022’de En Çok Dinlediklerim’’i reva görmüştü bana. Hoop! Döndük mü başa? ‘’Bitmiyor bir türlü bu 2022’’ diye düşünürken hafif bir gülümseme belirdi yüzümde. Candan Erçetin söylemeye başlamıştı bile.

Elbette! 
Güneş her akşam batıp her gün doğuyorsa
Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa
En derin yaralar kapanıyorsa
En büyük acılar unutuluyorsa
Neden korkulur hayatta söyleyin bana 

Bu şarkıyı ilk ne zaman dinlediğim aklıma gelince de bu okuduğunuz yazı belirdi gözümün önünde. 2000 yılının 3 Şubat günüydü. Ankara’da Kızılay Karanfil Sokak’taki bir ‘’kaset’’çiden alıp kulaklık uçları kocaman süngerli Sony marka ‘’walkman’’ime takıp havaalanına giden otobüste dinlemiştim ilk defa. ODTÜ, uzatmalı da olsa bitmişti. Ankara’da son dakikalarımı geçiriyordum. Otobüs Sıhhiye’den geçerken Candan Erçetin’in sesi yükseliyordu şarkıda. 
Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım
Elbette daldan dala konup sonra uçacağım
Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım
Elbette bazen söyleyip bazen susacağım

Ankara faslı bitmiş İzmir’e geri dönmüştüm o gün. 23 yıl önce olduğunu fark ettim tarihe bakınca. 03.02.2000! İlk kez çalışmaya başlayacaktım beyaz yakalı olarak. 23 yaşında gencecik bir iktisatçı! Tansaş A.Ş.’de uzman yardımcısı olmuştum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Doğuş Holding’e henüz devretmişti bu markayı. Çocukluğumun dev İzmir markasının bir personeliydim artık. Yeni hayat! İlk aldığım maaşı hatırladım. Küçük bir Google araştırmasıyla bugün kazandığım ücretin neredeyse aynısı olduğunu üzülerek anladım. 23 yılda benim hayatımda değişen pek bir şey olmamıştı demek ki Dolar’ın satın alma gücü karşısında.

Durun daha bitmedi! Karşıyaka’dan kalkan vapur Pasaport’a yanaşırken yapay zekâ benimle alay etmeye devam ediyordu. Aynı vapurla tam 33 yıl önce de aynı yolculuğu yapıyordum çünkü. O zamanlar üzerimde lacivert ceket, gri kumaş pantolonla göğsümde işli ve gurur duyduğum lisenin armasıyla Pasaport’tan Lozan’a yürüyordum. İAL. İzmir Atatürk Lisesi’nin çalışkan ama haşarı öğrencisi oluvermiştim birden. Yine gülümsedim. Çünkü başımda bir şapka vardı geçenlerde mezunlar derneğinden satın aldığım. Gri spor şapkanın üzerinde kocaman harflerle yazıyordu: İAL. 33 yıl sonra her sabah yürüdüğüm yol da değişmemişti. Daha doğrusu araya çok yollar, çok yıllar ve çok insanlar kısaca çok hayatlar girmesine rağmen; yolum aynılaşmıştı 33 yıl sonra. O sırada beni izleyen ilahi bir takip mi var diye düşündüm. Ajda Pekkan’ın 33 yıl önce söylediği o şarkı çalıyordu çünkü. Sesi daha da yükselttim Vasıf Çınar Bulvarı’ndan Lozan Meydanı’na yürürken. Çalıştığım binaya girerken şöyle diyordu şarkı:  

Bırak varsın geçsin yıllar
Bitsin artık bu korkular
Her yaşın ayrı bir güzelliği var 

33 yıl önce de 23 yıl önce yoktu bunlar. 2023’te de olmayacaklar. Kişisel, yerel, ulusal ve evrensel binlerce nedenle, yerimizde saydık bunların iktidarında. Başa döndük. Aynılaştık! Bazen geriye gittik. Kaybettik. Çabaladık. Yorulduk! 
Şimdi restorasyon dönemi başlıyor. Ülkeyi yeniden yapılandırma dönemi başlıyor 2023 baharında. Benim de 47 yaşıma girdiğim günlerde ve Cumhuriyet’imizin 100 yaşını kutlarken, ben de ikinci baharımı yaşamaya başlayacağım daha parlak, daha güzel yarınlarda!   
Başka bir formda karşımıza çıkmalarına engel olmak da asli görevimiz olsun. Bizden aldıklarını, izinsizce aldıklarını, çaldıklarını geri almak; hesap sormak da boynumuzun borcu olsun. 

Durun, bitmedi! İlahi takip devam ediyordu ofise girdiğimde. ODTÜ’den üst devrem Şebnem Ferah çalıyordu mutfakta. 
Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi, unutmak

Unutmak, unutmak, unutmak, unutmak, unutmak

Sıfırlamayı sizden öğrenecek değiliz!