Gelişmek ancak sentez ile mümkündür. Durağan olan zamanla kurur, çürür, dağılır ve yok olur gider. Evrenin döngüsü böyle. Yaşam her gün kendi tezini, antitezini ve sentezini oluşturarak gelişir, değişir, dönüşür, hayat bulur. İnsan yaşamında da toplumsal hayatta da yasa değişmez. Gelişmek, büyümek için özümsemek, anlamak gerekir. Yetmez, tez ve antitezin bir potada eriyipeskinin yerine yenisini koyması gerekir.

Tez, antitez ve sentez üçlüsü ile tarif edilen diyalektik düşünce yaşamın en temel yasalarından. 

Bazen bir yol ayrımına gelir dururuz. 

İki, üç hatta daha çok yol vardır ve hangisini seçeceğimize ya kalbimizle ya da aklımızla karar veririz. Aslında kalbi ile düşünenler yol ayrımlarında vakit geçirmez. Çünkü kalp sorgulamaz, inanır ve inandığı yolda yürümeye devam eder. 

Aklı ile karar vermeye çalışanlar ise tartar, düşünür, sebep-sonuç, kar-zarar hesabı yapar. Sonunda bir karar verir ve o da yoluna devam eder.  

İster kalbinizle ister aklınızla düşünün ya da karar verin, sonuca diyalektik karar verir. Değişir, gelişir, genişler, özümser ve yeni bir yaşama yol alırsınız. 

**

Uzlaşmak ise her ne kadar demokratik ve çağdaş bir kavram gibi gözükse de sonuçta bir sentez oluşturmaz. 

Uzlaşma sentez yaratmaz, sentez yaratmayan uzlaşmalar da ortam bir tarafın lehine geliştiği zaman ömrünü tamamlar ve yok olur. Sonuçta uzlaşma ölüdür, sentez canlı. Ancak sentez yaparak var olur, gelişir, dönüşür, gelişir ve genişlersiniz. 

Uzlaşma; herkesin zarar göreceği bir kavgayı bir süreliğine erteler. Uzlaşma, toplumsal bir senteze kavuşmadığında gün gelir yeni çatışmaları beraberinde getirir. 

**

AKP’nin ilk dönemlerini hatırlayalım. 

Ülkenin demokratikleşmesi, anayasanın daha özgürlükçü bir toplum yaratmak için değiştirilmesi, Avrupa Birliği’ne uyum mesajları, ordunun siyaset üzerindeki vesayetinin kaldırılması, ana dilde eğitim hakkı, Kürt sorununun demokratik şekilde çözüme kavuşturulması, dindar ve laik kesim arasındaki buzların ve ters bakışların giderilmesi, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, refahın geniş kesimlere yayılması…

Tüm bu söylemler aslında AKP’nin, yani laik cumhuriyet ile arasında güvensizlik bulunan mütedeyyin halk kitlelerinin uzlaşması için atılan adımlardı. Ancak ne zamanki AKP palazlandı, güçlendi, muktedir ve iktidar oldu o zaman işin rengi değişti. 

Uzlaşmaya en teşne parti olan AKP önce laiklere ters baktı, sonra Kürtlerle yollarını ayırdı, liberallerle ters düştü. Bir sentez yaratmaya çalışmadı. Ve yine kendi tabirleriyle ‘demokrasi treninden’ indikten sonra takke düştü, kel göründü. 

Uzlaşma çabaları 20 yıl boyunca bu ülkeye demokratik bir sentez getirmedi…

**

Altılı Masa tarafından geçtiğimiz hafta kamuoyuna Ortak Mutabakat Metni açıklandı. Metnin içinde neler olduğunu burada tekrar etmeye gerek yok. Ortak Mutabakat, farklı siyasi görüşlerin belli başlı konular etrafında ‘uzlaştığı’ anlamına geliyor. 

Karşıtlık üzerine kurulu günümüz siyaset ortamında bu ‘uzlaşma’ elbette değerli ve önemli. Ancak mutabakat metnindeki kavramlar toplum ve tüm siyasetçiler tarafından özümsenmez ise benzer çatışmaların yarın yaşanmayacağını kimse garanti edemez. 

Unutmayalım, uzlaşma asla sentez değildir. Uzlaşma, tarafların belli bir süre güçlenmek amacıyla aralarındaki çatışmalara son vermesidir, bir çeşit ateşkestir. Uzlaşma zor koşullarda, tehlikenin büyüdüğü zamanlarda kendiliğinden oluşur. 

Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu; demokratik, laik, inançlara saygılı, özgürlüklerin korunduğu, kimsenin ötekileştirilmediği kalıcı bir toplumsal barış ancak ve ancak mutabakat metnindeki değerlerin özümsenmesinden, sentezinden geçiyor.

Altılı Masa’nın ortaya koyduğu iradeyi yeterince beğenmeyenler, yeterince solcu, devrimci, Atatürkçü, sosyalist, ülkücü, milliyetçi, ulusalcı bulmayanlar olacak. Herkes kendi açısından metni değerlendirecek.

Hem sağdan hem soldan, dindarlar, laikler, liberaller, Kürtler, ılımlı İslamcılar, ulusalcılar, milliyetçiler, Kürtler, sosyalistler metne burun kıvıracaklar, kıvırıyorlar da. 

Ortak Mutabakat metni aynı zamanda ülkedeki tüm siyasi görüşlerin samimiyet testi olacaktır. Kim demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten yana göreceğiz. 

Bu topraklarda kardeşçe, özgürce yaşamak istiyorsak hepimiz at gözlüklerini çıkarıp, ideolojik körlüklerimizi bir kenara bırakıp bir an demokrasiyi içselleştirelim. Ancak bu şekilde uzlaşmadan güzel bir sentez ortaya çıkarabiliriz.