İZMİR’İN ESKİ ESKİMEYEN EFENDİLERİ: LEVANTENLER!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Levantenleri Derneği işbirliği Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde (APİKAM), “İzmir Levantenleri” sergisi İzmirlilerin ilgisine sunulmuş, serginin açılışını ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte İzmir Levantenleri Derneği Başkanı İtalyan Kökenli Peter Papi yapmıştı.

PİKAM’ın bahçesinde asılan büyük boy postere yansıyan fotoğrafta, kendilerine has giyimleri ile “buranın efendileriydik” der gibi sergiyi daha gezmemize fırsat vermeden damgalarını vurmuşlardı.

Kimdi bu Levantenler? Nereden ne zaman gelmişlerdi?

O dönemde, İstanbul’dan sonra Levantenlerin en yoğun yaşadığı kent ise İzmir’di.

Osmanlı topraklarına 1700’lü yıllardan itibaren yerleşen İngiliz, Fransız, Hollandalı, Belçikalı ve İtalyanların genel olarak kendilerini adlandırıldıkları isim  “Levanten”di. Fransızca’daki  “Lever” yani güneşin doğuşu kelimesinden türeyen  “Levant “ yani “Doğulu” anlamında kullanılıyordu.

1922 yılında İzmir’de yaşanan ‘Büyük Yangından’ önce Frenk Mahallesinde Yevmi İzmir Gazetesinin baş muhasipleri Geyat Efendi ile İştirakçilerden Bıçakçızade İsmail Hakkı Bey ile gezmenin onurunu kaç kişi duyumsar bilmiyorum. Fakat bu kentin her zaman iki yüzü oldu: biri sergideki yüzü biri de sergiye yansımayan yüzüydü.

Kimdi bu levantlar, ne iş yaparlardı?

Günümüzde İzmirlilerin isimlerini yaşadıkları köşklerden, yalılarından bildikleri Forbes’ler,  Patarson’lar, Jacob Van Lennep’ler, Charlton Whittall’ler kimdi?

Onları bu topraklarda “Efendilerin efendisi” yapan neydi?

Siyah beyaz fotoğraflardan yansıyan mutluluk kareleri, fetih kültürünün sonucu olarak çoktan küle döndü. Her kentin olduğu gibi bu kentinde çağlar boyu o kadar çok konukları oldu ki her biri bir diğerini yok saysa da kent kültürünün izleri hepsini kucaklamayı bildi.

Türkler, 1080’li yıllarda İzmir’e ilk kez adım attıklarında, kentte yaşayan Rumlarla, Ermenilerle ve Musevilerle karşılaşmışlardı. Levantenler, İzmir’e geldiklerinde ise Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Museviler gibi artık kentin eskimiş sahipleriydi.

İZMİR’İN KAYMAĞINI KİM YEDİ?

İzmir üzerine sohbet ettiğim sevgili dostum ağabeyim Agop Minasyan, “Levantenler bu kentin kaymağını yediler” dediğinde ne söylediğini ilk anda anlayamamıştım. Smyrna’nın İzlerinden kitabımı hazırlarken Levantenlerin İzmir’in kaymağını nasıl yediklerini daha iyi anladım.

‘İzmir’in Efendilerinin de efendilerinin’ kimler olduğunu her karede ‘size biz buradayız’ dercesine siyah beyaz fotoğraflardan fırlamış gibi karşımıza çıkıyor.

William ve David Forbesler’in Suriye dağlarından topladıkları meyan kökünü, İngiltere’ye İzmir üzerinden nasıl pazarladıklarını, Charlton Whittall ve kardeşi James Whittall’ler İzmir Limanını nasıl işlettikleri gerçeği usumdan hiç çıkmıyor. Usumdan çıkmayan ve çıkmayacak olan bir gerçekte kapitülasyonlarla sermayelerine sermaye katan kaymak yiyicilere karşı Rum ve Türk işçilerinin Selanik, İstanbul ve İzmir bağlantılı hak grevleri...

Madenler... Demiryolları ve tarihi eserler...

Yine İzmirlilerin özellikle de Bornovalıların yakından bildikleri Petersonlar, Alberti, Giraud, Arkas ve Belhomme köşkleri bugün hala varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar. Petersonlar, İzmir’de şark halılarının ihracatı üzerinde söz sahibiydi. Sadece İzmir’in değil neredeyse tüm Ege’nin kadınlarının göz nuru halıların yok pahasına alınıp, Avrupa’ya satılması halı dokuyan kadınların fotoğrafına yansımasa da unutulmaması gereken noktalardan...

Anadolu topraklarında faaliyet gösteren ilk demiryolu İngilizler tarafından inşa edilirken, kurulan şirketin adı bile Levant Company’di. İngiliz Levantenlerinin inşa ettiği İzmir-Aydın demiryolundan önce İngiliz Büyükelçiliği’nin açıldığını, İzmir’in o dönemde Aydın Vilayetine bağlı küçük bir sahil kasabası olduğunu hatırlatmam gerekir mi bilmem? Hatırlatmam gereken diğer nokta ise İzmir- Aydın, İzmir-Uşak arası demiryolu işçilerinin grevleri ve grevcilerin direnişleri ve demiryolu raylarına düşen cansız işçi bedenleri...

Levantlar sadece İstanbul’u, İzmir’i değil Anadolu’nun birçok bölgesindeki madenleri işletiyor, tarımsal ürünleri Avrupa’ya pazarlıyorlardı. Ege Bölgesindeki demir yollarının inşaatında görevli mühendislerin ikinci fakat görünmeyen asıl işleri antik uygarlıkların kalıntılarını tespit edip, onları yurt dışına kaçırmaktı.

Levanten olarak adlandıran bu grup aslında o dönemin asıl efendileri yani burjuvalarıydılar. Frenk Mahallesinde, Punta’da, Kordelya’da yaşıyoryardı. Tiyatrodan, spora, giyimden, yaşayış ve düşün alanına kadar uzanan geniş bir kültürün yansımasıydı levant kültürü...

İstanbul başta olmak üzere özellikle İzmir gibi liman kentlerinde yerleşen Levantenler sadece kültürel değil aynı zaman da ticari alanda da damgalarını vuruyorlardı.

İzmir Levantenleri Derneği Başkanı Peter Papi’ye 1922 yılından önce İzmir’deki Levantenleri ve ‘Büyük Yangını’ ve yangın sonrası kentteki değişimi sorduğumda Peter Papi, gözünün buğulanıp, sesi hafif çatallaşarak konuşmaya başlıyor;  ”Yıkılmış bir şehir ve orada Punta’da (Alsancak) yangınlık denilen bir yer ve o yerin üstünde otlar vardı. Ve biz orada uçurtma uçururduk. Hatta paskalya zamanında kuzuları otlatırdık.” demişti.

Hızla bir değişim vardı. Peter Papi’ye 1922’den 2020 yılına gelirken demografik yapıdaki değişim nasıl yaşanmıştı. Levanten nüfusun fevkalade azaldığını, bununda bir kaç faktörü olduğunu vurgulamıştı. Bu faktörlerden ilkinin 1932 yılında yayınlanan 1007 Sayılı Kanunun önemli etken olduğunu belirttikten sonra “Bu kanunla küçük esnaf Levantenler çalışamaz hale geldiği için kenti terk etmek zorunda kaldılar” demişti. Varlık Vergisi ve ikinci Dünya savaşınında kendilerini etkilediğini anlatan Peter Papi, “İtalya’daki Musolin’nin propagandasıyla Levantenler 12 adaya göç ettiler. Yine İkinci Dünya Savaşı sonrası, İngilizlere bağlı Hintlilerin Hindistan’a götürülmesiyle Levanten nüfusu hızla azaldı” diye eklemişti.

“İzmir Levantenleri” bu kente bir zamanlar efendilerin efendisiydi... Kentin geçmiş yolculuğunda derin izler bıraktılar... Bu izler 1922 Büyük Yangınından sonra silinir gibi olsa da bugün yeni efendilerinin efendileriyle sürmeye devam ediyor.