Anketlerle yatıp kalkıyoruz. Tüm tv kanallarında herkesin dilinde anketler, araştırmalar! Elbette her birisinin farklı sonuçları var. Bazılarına baktığınız anda hangi parti tarafından yaptırıldığını bile anlıyorsunuz. Naçizane aldığım eğitim ile basın ve siyasal iletişim alanındaki deneyimlerime İstanbul’da aktif olarak katıldığım 9 seçim çalışmasındaki gözlemlerimi ekleyince hangi ankete nasıl yaklaşmam gerektiğini de az çok biliyorum. Hayır. Siyasi parti ya da cumhurbaşkanı oy tercihlerinin sorulduğu bir anketten bahsetmeyeceğim.
"Bu pazar Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa Kılıçdaroğlu/Erdoğan sizce seçimi kazanır mı?" sorusuna verilen yanıtların olduğu, Metropoll Araştırma kurucusu Özer Sencar tarafından bu hafta başında paylaşılan sonuçlar beni çok rahatlattı.  Artık benim Sayın Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanımız olması ‘’inanç/umut’’ değil sadece. Bu, benim için ‘’kesinlik’’ içeren bir önerme!

Bundan 2-2.5 yıl önce, Kemal Bey’in cumhurbaşkanı adayı olup bu seçimi kazanacağını iddia eden bu ülkedeki birkaç ‘’meczup’’tan biriydim sanırım. Geçen süre içinde de bu hipotez/varsayımı tutarlı bir biçimde savunduğumu bu köşeyi takip eden okurlarım iyi bilir. Önceki yazılarımı referans olarak veriyorum yani. O zamanlar adı ortaya CB Adayı olarak atılan İmamoğlu ve Yavaş ismi ile kamuoyu güzelce alıştırıldı ‘’başka bir seçenek mümkün’’ anlayışına. İkna oldu. ‘’Erdoğan karşısına kim çıkarsa çıksın Erdoğan kazanır’’ tezi en çok muhalif çevrelerce kullanılırdı. Gizliden ve örtük bir biçimde Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdük hep birlikte. Onun bu yenilmezlik özelliğini hep birlikte kutsadık.

Bu kutsal surlarda en büyük gediği İmamoğlu’nun İstanbul’daki ikinci zaferi açtı. 23 Haziran 2019’dan beri, Erdoğan artık yenilmez değil! Aynı seçimde Ankara’ya belediye başkanı olarak seçtiğimiz Mansur Yavaş ismi de aynı dönemde parlamaya başladı. Her iki isim de halk tarafından iki büyük kentin yönetimini çeyrek asır sonra AKP’den alabildikleri için halk nezdinde ‘’kahraman’’ ilan edildi. O sürecin bir parçası olduğum için de kendimle bir ömür gurur duyacağımı da bu vesileyle eklemeliyim.

2019’daki bu başarıdan sonra, başta biz muhalifler üzerimizdeki inançsızlık isimli ölü toprağını atmaya başladık. Ve ardı sıra da bu iki isim, Erdoğan karşısına çıkarılırsa büyük bir galibiyetle seçimi alacağına dair geniş bir algı başladı tüm ülkede. Sadece muhaliflerde değil, bu algı aynı zamanda AKP’nin ve seçmeninin ve Saray’ın korkulu rüyasına dönüştü günden güne!

İşte o zamanlarda oluşan genel kanı böyle iken, Kemal Bey’in adaylığı söz konusu edilmiyordu. Zira, o dönemde cumhurbaşkanı adayıyım diye ortaya çıksa belki de bu günlere hiç gelemeyecekti bu olgu. Çok profesyonelce örüntülendi bu süreç. Başta biz muhalif seçmen olmak üzere tüm ülkedeki ‘’yenilmezlik’’ algısı kırılan Erdoğan karşısına önce 6’lı Masa çıkarıldı. Yerel seçimlerde 3 partiden müteşekkil Millet İttifakı, artık AKP içinden kopan güçlü isimlerin kurduğu yeni partilerle çok daha güçlü bir hale getirildi. Bu süreç içinde önce kendi tabanını, sonra kendi seçmenini cumhurbaşkanı adayı olarak ikna eden Kılıçdaroğlu, sonunda Millet İttifakı’nın da üzerinde mutabık kaldığı isim oldu. İmamoğlu ve Yavaş’ın da gördükleri halk teveccühü ile cumhurbaşkanı yardımcısı olarak ilan edilmesi de bu işin ‘’bonus’’u oldu.

Hadi dönelim ankete. ‘’Kılıçdaroğlu kazanamaz’’ diyenler yüzde 62’den yüzde 49’a düştü 6 ay içinde. ‘’Erdoğan kazanamaz’’ diyenler ise yüzde 31’den yüzde 43’e yükseldi. Yani, ‘’Bu Pazar seçim olsa Erdoğan’a oy veririm’’ diyenler de artık Erdoğan’ın kazanamayacağını biliyor. Tam tersi, Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini beyan edenler de artık bu oyun onu 13. Cumhurbaşkanı yapacağına inanıyor.
AKP seçmeninin de tabanının da önemli bir ortak özelliği var: Güçlünün yanında olmak. Kaybetme algısı ‘’öbür mahalle’’de çok hızlı yayılmaya devam edecek bu seçim sürecinde. Elbette gelip Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek belki bu kitle ama inançsızlığın bir sonucu olarak sandığa gitmeyecek en azından! Göreli olarak da Erdoğan’ı daha da aşağı çekecekler.
Bu inançsızlık, AKP genel merkezi, AKP seçmeni, AKP tabanı, Saray, yandaş medya, troll ordusu ve yandaş müteahhit tayfa içinde hızla yayılan bir tür virüs artık. Hadi adını da koyalım:
AKP’nin Pandemisi:  Erdoğan kazanamaz