Panayırlar, genellikle kasabalarda belli zamanlarda kurulan, çeşitli geleneksel özellikleri yanında sergi özelliği de bulunan, geniş çaplı eşya ya da hayvan pazarı olarak tanımlanmakta.

Önceki akşam Trabzon Stadı’nda oynan maçın sonrasında yaşananlar tam olarak bu tanıma uyuyor. Futbolcuların can güvenliklerini sağlamak için kendilerinin mücadele ettiği bir gece yaşandı. Aylardır pompalanan şiddet unsuru dün ayyuka çıktı. Bir polis bile gidip futbolcuya vuruyor. Bir şehrin, bir takımı 3. defa katletme çabasıydı yaşananlar.

Maçtan önce “Çıtır hasarlı” yazısıyla camına kurşun yemiş otobüs pankartı asanlar, maçtan sonra elindeki silahlarla havaalanı baskınına çağrı yaptı. Memleketlerine çöken Araplardan rahatsızlık duymayanlar, ülkenin tek Avrupa temsilcisinden rahatsızlık duydu.

Maç sakince başlamış, dostluk içinde devam ederken ilk yarı bitti. İkinci yarıda ise organize bir kötülük tribünlere çöktü sanki. Her çizgide 100 pet bardak fırlatıldı. Sahaya meşaleler atıldı. 2. yarı tam bir cinnet havasıyla geçti. Maç sonunda da malum.

Pasolig ile girilen maçta, başkasının kartını kullanarak girenler mi ararsınız? Maça bıçak, kelebek ve patlayıcı sokanlar mı ararsınız belli değil. Her Trabzon-Fener maçında olan gerginlikten farklıydı bu seneki. Halbuki 3-4 hafta önce 5 tane yiyip horon teptiler sahalarında. Plakayı yazıyordu adamlar bunların umurlarında değildi. Şimdi mi geldi aklınıza?

Peki, o taraftarları aramadan içeriye sokan ve aynı zamanda rakip futbolcuya gelip saldıran polise veya güvenlik güçlerine ne demeli? Sen devlet memurusun arkadaşım. Oraya taraftar olarak gideceksen üniformanı çıkarıp gideceksin. Gidemiyorsan da şanlı devletimizin üniformasıyla magandalık yapmayacaksın. Çünkü üzerindeki üniforma sadece seni değil, tüm kahraman polislerimizi temsil etmekte.

Gelelim güvenlik önlemlerine. Olayların çıkışından itibaren yaklaşık 4 dakika organize bir şekilde müdahale edilemedi. Ya da düşünmek bile istemiyorum ama müdahale edilmek istenmedi. Çünkü orada atılan kurşunun failleri hala meçhul. Dün sahaya giren kesici alet taşıyan magandanın düşürdüğü bıçağı bir kulüp yetkilisi yerden alıp gidiyor. Üstünü örtmek için mi, ceza almamak için mi bilemiyoruz.

Diyeceğim o ki bizim ülkemizle alakası olmasa da aşağıdaki durum umarım gerçekleşmez,

Başarısız devlet, toplumu yönetebilme yeteneğini yitirmiş, yasal üstünlüğünü korurken, siyasi olarak, hukuken ve sivil toplumda çökmeler yaşayarak anarşi durumuna gelir.

Bu doğrultuda düşünce suçluları hapisteyken, mafya ve çetelerin serbestçe dolaşabildiği, yargısı taşrada yetişmiş bir avuç badem bıyıklı varoşun elinde oyuncak olmuş, ordusu tarikatçıların yuvası haline gelmiş, oturup kalkmasını bilmeyen ve iki kelimeyi bir araya getiremeyen kriminal tiplere bulaşmaktansa sosyal medyada tweet atanlara bulaşan kolluk kuvvetleri, bir baltaya sap olamayınca başkentteki dayısı vasıtasıyla polis olan cahillerden oluşan güruh, otoritenin her işe el atmasından sonra gücünün sadece muhalif ve aydınlara yetmesiyle bu süreçler ortaya çıkıyor.

Neyse ki yukarıda belirttiğim hiçbir şey bizim ülkemize ait değil. O ülke vatandaşlarının vay haline!