Ne gecemizdi ama! Daha saatler öncesinden dolmaya başlamıştı Gürsel Aksel. Tribünler kıpkırmızı, sarı, bayram yeri gibiydi. Herkes tek bir şey için oradaydı: güzel, adil, nefes nefese bir futbol gecesi.

Göztepe sahaya çıktığında yükselen o ses, sadece destek değil, bayağı bir kararlılıktı. Bu takım buraya şansa gelmedi. Bilerek, planlayarak, isteyerek döndü.

Maç başladığı anda belli oldu zaten — Göztepe sahaya korkusuzca çıktı. Topu istediler, paslaştılar, savunmadan sakin çıktılar, panik yoktu. Karşılarındaki takım Fenerbahçe, evet — kadrosu dolu, güçlü ama Göztepe ezilmedi. Bu, ciddi hazırlığın ve özgüvenin göstergesi işte. Ama futbol sadece rakiple oynanmıyor ya… bazen asıl savaş hakemle oluyor. O gece de öyleydi.

Hakem mi? Valla, futbolun ruhunu anlamaktan uzaktı. Temas bu oyunun doğasında var. Her düdük oyunu kesiyor, soğutuyor. Hele Göztepe biraz tempo artırsa — hoop, ya avantaj kesiliyor ya faul çalınıyor. Ritim kurmak imkânsız hale geldi bir yerden sonra.

İkinci yarıdaki pozisyonlar… Artık hata demek yetmez. Oyunun kaderini değiştiren şeylerdi. Ceza sahasında Göztepeli’ye yapılan müdahale için VAR bile çağrılmadı. Olur hata ama bu kadar mı denk gelir? İnsan düşünmeden edemiyor.

Yine de… Göztepe'nin sahadaki duruşu alkışı hak etti. Top oynadılar, hem de planlı, bilinçli. Bireysel hata neredeyse yoktu. Savunmada da kolay kolay açık vermediler. Fenerbahçe gibi fizikli bir takıma karşı kafa kafaya oynadılar. En güzeli de şu: bir an bile geri çekilmediler. Hatta bazı anlarda top tamamen Göztepe’deydi. Bu lig, Göztepe için sadece hedef değil — aslında hak edilmiş bir yer.

Ama mesele şu: Ne kadar iyi hazırlanırsan hazırla, oyun planı ne kadar düzgün olursa olsun, hakem böyle olunca adil rekabet zorlaşıyor. Biz sahada futbol görmek istiyoruz. Ama ne oluyor? Maçtan çok düdükleri tartışıyoruz. Bu da kimseye fayda sağlamıyor.

Göztepe’nin skordan bağımsız, sahada verdikleri mücadele, oynadıkları cesur futbol çok kıymetliydi. İçimizde burukluk kalmasının tek nedeni de bu zaten. Çünkü bu takım daha fazlasını hak ediyordu. Belki üç puanı, belki daha adil bir yönetimi. Ama en azından düzgün bir maç yönetimini kesinlikle hak etti.

Bu maç gösterdi ki, Göztepe sadece Süper Lig formasını giymedi. Karakteriyle, sistemiyle döndü. Ama aynı zamanda bir şeyi daha hatırlattı bize: Türkiye’de futbolun en büyük sorunu hâlâ aynı — hakem standardı. Göztepe gibi takımların sadece rakiple değil, hakemle de mücadele etmesi gerekmemeli.

Futbol ilerleyecekse, sadece oyunculara ve hocalara değil, hakemlere de standart gelmeli. Hakem oyunun önüne geçmemeli. Oyunu yönlendirmeli, bozmak için değil. O gün Gürsel Aksel’de çok güzel bir futbol vardı — ama hakem yüzünden, keyfimiz kaçtı. Dileğimiz şu: bir gün futbol sadece sahada oynansın.