Tonlarca yiyecek ve içecek süpermarketleri dolduruyor hatta tonlarcası atılıyor ama en büyük sorunlardan biri insanların hala kötü besleniyor olması.

İlaçlar fazlasıyla var ama en basit hastalıklar nedeniyle bakımsızlıktan ölenler de… Çeşit çeşit ürünler ile korkunç bir meta bolluğu içerisinde yoksulluk hızla artıyor.

Biliniyor ve ifade ediliyor, dünyadaki yoksulluğun nedeni kaynak kıtlığı ve nüfus artışı değil, kaynakların nasıl kullanıldığı yani üretim biçimi ve üretilen zenginliklerin nasıl dağıtıldığı, dağıtım/bölüşüm biçimiyle ilgilidir. Giderek yoksulluk artarken, büyük patronlar servetlerini büyütüyor. Hatta “bilmem kaç ailenin servetinin, dünya nüfusunun yarısının gelirinden fazla olduğu” sıkça ifade ediliyor. Durum böyle olmasına rağmen halkı temsil ettiğini iddia eden siyasi partiler, seçim dönemlerinde (yerel veya genel) üretim biçimi, dağıtım/bölüşüm ilişkisine çok dokunmadan söylem geliştirme görevini üstlenmişlerdir.

Bazıları yoksulluğun nedeni olarak yoksulları gösterip, “ahlaksızlık, batı özentiliği arttı” vb. gibi söylemlere sığınıyor bazıları da “mülk Allah’ındır” diyerek bu eşitsiz ilişkiyi örtme gayretine girişiyorlar. Patronların servetini “ulusal zenginlik” olarak kodlayarak; hazmı kolaylaştırmakla birlikte, herkesin pay sahibi olduğu algısını diri tutuyorlar. Böylece yönetilenleri, yönetenlere benzer kılmayı kendine yabancı olmadığı duygusunu yaratmayı da başarıyorlar. Kendi sınıfının, burjuvazinin özel çıkarlarını, genel bir çıkar olarak gösteriyorlar.

Burjuva siyaset ve politika tarihsel eylemi içindeki kendi sınıf ilişkilerini ve amaçlarını genelleştirme ve buna göre bütünsel kılınmış bir dünya yaratma girişiminin en arınmış, en örgütlü biçimi olarak zuhur etmektedir. Seçimler de bu ilişkinin, yönetim biçiminin devamlılığının oylanmasından başka bir anlam taşımamaktadır.

Ezcümle, “Kaynakların nasıl kullanıldığı üretim biçimi ve üretilen zenginliklerin nasıl dağıtıldığı, dağıtım/bölüşüm biçimiyle” ilgili sarf edilmeyen her söz yoksullar ve ezilenler için boşluğu dövmek anlamına geliyor. Dünya ve yaşam; sınıflar ve aralarındaki mücadeleler ile irdelenmediği koşullarda, başka sınıfın gözleriyle yaşama bakmaya devam edeceğiz.