Biz gerçekten aldatıldık. Yerelde seçim öncesi verilen sözlerle icraat taban tabana zıt! Sonradan “İzmir’e ihanet ettik!” demek de İzmir’i görsel ve kültürel anlamda geriye getiremeyecek.

Sonunda Kültürpark’ ı pazaryerine dönüştürdüler. “Yatırımcıyı küstürmemek gerekir” i de duyduk. İzmir mi? Boş verin gitsin; İzmir mi kaldı zaten?

İstanbul’un başına gelenler şimdi İzmir’de gerçekleştiriliyor. İzmir’i yıllardır kimler yönetiyorlar? Ama önyargılarla hep onlara ve partilerine oy veriliyor yine de. O veya bu parti ne fark eder ki sermayenin emrindeyse? Fotoğraflarını görüyorsunuz kimler yok ki o gökdelenci sermayedar ile bir arada.

Al takke ver küllâh, veren razı alan razı… İlişkiler böyle.

Tekel rakı fabrikasını alan ve devreden hangi İzmir milletvekili? Yargılanıyorken milletvekili seçti önyargılılar; bizim partiden olsun çamurdan olsun mantığıyla…

Üçkuyular’ da İstinye Park için kim uğraştı, kim takip etti işlerini? Hangi parti milletvekiliydi? Şimdi “çevre”den söz edip duruyor. Göreceğiz Üçkuyular’a günde 15 bin araç yükü binince çevreyi.

Tarihsel binaları yıkan kararları alan ve şimdilerde emlakçılık yapan başkanımız kim?

Bir de geldiği ilçeyi mahvetmiş başkanımız var; sorumsuz ve yetkisiz. “İçime sinmiyor bu gökdelen!” diyor. Şimdiden Büyükşehir’e adaylık çalışmaları…

Hep önyargılıların verdiği oylarla seçildiler ve ihanet ettiler.

Önyargıları yıkmadan, dogmalardan kurtulmadan, bir araya gelmeden kurtuluş yok bunlardan ve düzenlerinden.