Mustafa Kemal, 103 yıl önce, üzerinde Osmanlı devletinin subay üniformasıyla Samsun’a çıktığında, her tarafı işgale uğramış vatan topraklarında bağımsız, özgür yepyeni bir devletin doğmasını aklında nasıl kurgulamıştı, bilemiyorum. Ama bildiğim, anladığım; ülkesini seven, halkına güvenen ve bağımsızlık yolunda her şeyi göze almış bir liderin o kararlılıkla Samsun’a ayak bastığıdır. O nedenle 19 Mayıs 1919, Kurtuluş Savaşının başladığı gün olarak kabul edilir, işgalci devletlere ve içerdeki yandaşlarına karşı verilen mücadele, savaşlarla nihayetinde 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet’in ilanıyla taçlanmıştır.

Emperyalizme karşı, tüm Dünya’ya örnek olmuş bir lider ve Kurtuluş Destanına sahip ülke olarak bu değerleri yaşatmak geliştirmek gerekirken, son iktidar döneminde ne yazık ki tersini yaşadık. Atatürk’ü değersizleştirmeye hatta yok saymaya çalışan zihniyetin tüm çabasına rağmen dün yine bunun ne kadar nafile gayret olduğunu bir kez daha gördük. Artık o görkemli 19 Mayıs kutlamalarını bir kenara bırakan iktidarın kırık dökük, kerhen yapılmış kutlama ve açıklamalarına karşın halk önderine, verilen kurtuluş savaşına yine sahip çıktı. Yıllardır, Atatürk’ü unutturmaya çalıştıkları genç nesil, kendilerine ithaf edilen bayramı bu yıl da içtenlikle kutladı.

Atatürk’ün 19 Mayıs’ı Gençlik Bayramı yapmasının çok önemli bir gerekçesi vardır. Şöyle demiştir: “Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler, bu ülkeyi sizin gibi beni anlamış gençlere bırakacağım için mutluyum…”

Gelecek nesillere bu kadar güvenen ülkenin kurucu önderinin güveninin boşa çıkmayacağına inanmak istiyorum. Önümüzdeki seçimlerde 1997 sonrası doğan Z kuşağından 13 milyon civarında genç oy kullanacak. Buna, Y kuşağını da eklediğinizde seçmenin yarısını gençler oluşturacak.

İşte benim umudum bu gençlerde!..İnanıyorum ki gençler ülkenin karanlığa götürülmek istenmesine karşı çıkacak, ilerici çağdaş, aydınlık bir gelecek için oy kullanacak. O gençler ki, bu iktidarın yarattığı yıkımın bedelini en ağır ödeyenler!..16 yaşında kız çocuklarını 8 Mart anmasına katıldığı için okulunda göz altına alanlar, şortla öğrenci yurduna giremeyen erkek öğrenciler, ellerinde diplomaları ile yıllarca işsiz kalanlar, KYK borcu için gırtlağına çökülen, giydiğine, yediğine, oturmasına, kalkmasına, yaşam tarzına müdahale edilen gençler… hangi birini sayayım?

O gençlerin her biri Atatürk’ün bu ülkenin geleceğini emanet ettiği bireyler. Ülkenin aydınlık geleceği ise ilk seçimlerde ülkeye karabasan gibi çöken bu iktidarın gitmesine bağlı. O nedenle gençlere büyük sorumluluk düşüyor. Atatürk’ün kendilerine emanet ettiği ülkenin ve asıl kendi gelecekleri için ilk seçimlerde irade koymaları gerekiyor. Oy verecekler, seçime ve sandığa sahip çıkacaklar ve bunu Kurtuluş için yapacaklar!..