Nitelikli sağlık hizmeti; tıpkı barınma, beslenme, sağlıklı ve güvenli yaşam gibi temel insan hakkıdır.

Bu arada; önleyici, koruyucu sağlık hizmeti de sosyal devletin felsefesini oluşturmaktadır.

Öte yandan; tıp fakültelerinde kaliteli eğitim, kalkınma ve nitelikli sağlık için iyi eğitilmiş insan gücünün vazgeçilmez gereğidir.

Ancak; günümüzde nitelikli, kapsayıcı, kuşatıcı sağlık hizmetine erişimde ‘’çok boyutlu’’ sorunlarla karşı karşıyayız.

Bu bağlamda; 2003’te uygulamaya konulan ‘’SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI’’ hem yurttaşlar, hem de sağlık çalışanları açısından giderek derinleşen bir çok problemi de beraberinde getirdi.

Sağlık sektörü adım adım özelleştirildi, vatandaşın sağlıklı ve güvenli yaşamından sorumlu devlet; kamusal sağlık hizmeti alanından önemli ölçüde geri çekildi.

Böylece; sosyal devletin vazgeçilmez görevi olan kuşatıcı sağlık hizmeti özelleşmiş, sağlık hizmetine kolay erişimin yerini çeşitli engeller almıştır.

Bu politikanın sonucunda; özelleşen sağlık sisteminin maddi ve yaşamsal ‘’olumsuz’’ faturası da vatandaşa yüklendi.

Böylece; muayene katılım payı, reçete bedeli, ilaç fiyat farkı giderek artmış ve sağlık hizmetinin cebimizden karşılanma yükü ağırlaşmıştır.

Yaşanan temel sorunlar

Ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, sağlıkçılara uygulanan şiddet ve özellikle hekimlerin gelirlerinin gelişmiş ülkelere göre düşük kalması, ‘’nitelikli’’ doktorların ve sağlık çalışanlarının yurt dışına gitmelerine neden oldu.

Nitelikli doktor ve sağlık çalışanlarındaki azalma; kamu hastanelerinde belirli dallarda uzman bulmayı zorlaştırdı.

Bu durum da sağlık hizmetinin kalitesini düşürdü.

Bir başka problem de merkezi hekim randevu sistemiyle, kamu hastanelerinden randevu almak zorlaştı. Muayene ve tetkik için aylar sonrasına sıra alınabilir hale geldi, muayene süresi, beş dakikaya kadar düştü, böylece tanı ve tedavide hastanın riski arttı.

Bu arada; Kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan şehir hastaneleri kamu maliyesi üzerinde ağır yük oluşturdu, ayrıca; kent merkezine uzak olduğu içinde hastaların erişimleri zorlaştı.

Öte yandan; TÜİK’in 2023 verilerine göre; sağlık giderlerinin yüzde 78.4’ü kamu sektörünce, yüzde 21.6’sı da hastalar tarafından karşılandı.

Sonuç olarak:

Nitelikli sağlık hizmeti; barınma, beslenme, sağlıklı, güvenli yaşam gibi temel insan hakkıdır. Önleyici, koruyucu sağlık hizmeti de sosyal denetim görevidir.