Halkı yanıltan ve suçluları saklayan algılar oluşturuyorlar!

Gazetecilik değil yaptıkları. Aklınıza gelen tüm olumsuz kişilik özellikleriyle donatılmış ve eğitilmişler.

Tuvalet kâğıdı olmayacak kâğıdın üzerine yalan yanlış algılar olarak serpiştirilmiş kişilikler.
İnsan olarak üzülünüyor elbette. Bu kalitedekilerle aynı ülkede ve hele kentte yaşıyor olmak!

Neresini eleştirmeli ki?

CHP ve onun İBB Başkanının karşıtı olarak beni bile isyan ettirdi haberleri. Bu kadarına da pes!

İz Gazete'de defalarca yazdım. AKP İktidarınca Gaziemir'de Aslan Avcı Kurşun Fabrikası atık alanında radyoaktif atıkların varlığı biliniyordu.

Yedi yıl boyunca sakladılar, gizlediler ülkeden ve İzmirlilerden. İzmit'teki İZAYDAŞ'a gönderilen atıklarda radyoaktif maddeler tespit edildi. Çevre Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Çevre İl Müdürlüğü (O zamanki isimleri) İzmirliler'den ve Türkiye'den gizlediler bu olayı.

"Mızrak çuvala sığmadı." Ekolojistler ve çevreciler, bilimcilerle birlikte tepki gösterdiler. TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası yasal sorumlulukları ve yetkileri çerçevesinde gerekenleri yaptılar.

Esas sorumlulardan çıt yok! Sadece 5 milyon TL. idari para cezası verildiğini söyleyebildiler. Ne oldu bu ceza tahsil edildi mi? Bilemiyoruz. Konu asla şeffaf değil.

Kimler soktu bu atıkları ve hangi ülkeden, hangi yollarla, hangi sınırdan geldi?
Açıklama yapılmıyor. Suçlular kim bilinmiyor. Neden saklanıyor, üstü örtülmeğe çalışılıyor? Hangi siyasal güç ve kişiler bunun arkasındalar? Öyle ya, siyasal destek olmadan ne uyuşturucu ne de nükleer madde kaçakçılığı yapılamaz. Öyle çok örneği var ki...

Yıllar önce, “…Milliyetçi Hareket Partisi Niğde Senatörü kırmızı pasaportlu Kudret Bayhan, Fransa-İtalya sınırındaki Menton Kapısı’nda 6 Mart 1972’de 146 kilo baz morfinle yakalanmıştı. Fransız gümrük görevlileri 34 PK 936 plakalı Anadol marka otomobili durdurdu, koltukların altında 146 kilo baz morfin ele geçirmişlerdi! İstanbul’daki soruşturma sonucunda başka bir parlamenterin ismi çıktı: Millet Partisi’nden (1965 dönemi milletvekili) Sami Binicioğlu. Her iki parlamenterin de Nuri Bostan adlı bir gazino patronuna bağlı olarak baz morfin kuryeliği yaptığı ortaya çıkarıldı. Binicioğlu, baz morfin kuryeliği yaptığını ve Kudret Bayhan’ı da bu işe kendisinin soktuğunu itiraf etti... 1970 Eylülü’nde İsviçre gümrüğünde içinde 4.5 kilo uyuşturucu ile ele geçirilen otomobille yakalanan Zekeriya Kürşat da Adalet Partisi milletvekiliydi... 1978’de bu kez de Milli Selamet Partisi eski milletvekili Halit Kahraman, Duisburg’da eroin kaçakçılığından yakalandı, yedi yıl hapse mahkûm edildi… Türk mafyasının kırmızı pasaportlu milletvekillerini kurye olarak kullandığı ortaya çıktı..."*

Şimdi o müsvedde kağıdına yazanlar, suçluyu tespit edip, kamuoyunu aydınlatmak istiyorlarsa; öncelikle bu radyoaktif maddelerin ülkemize nereden geldiğini, nereden girdiğini, kimlerin getirdiğini, hangi siyasal destekçilerle bu işin örtbas edilmeğe çalışıldığını tespit edip yazmalılar!

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu atıkların denetlenmesi, giderilmesi, temizlenmesi gibi görev, yetki ve sorumluluğu yoktur! Var diyorlarsa, bize yasanın yayımlandığı Resmi Gazete'nin tarihini versinler de öğrenelim, kendilerinden de özür dileyelim.

Verilen emirlerle kamuoyunda algı oluşturacağız diye ne iftiralar atıyorlar. Bunu da gazetecilik diye yutturuyorlar.

Okusalar, araştırıp yazsalar, 9 Mart 2013 gün ve 28582 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Radyoaktif Atık Yönetimi Yönetmeliği'nden görev, yetki ve sorumluluğun hangi kurumlarda olduğunu görebilecekler: "Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu bünyesinde bulunan Radyoaktif Atık Yönetimi Koordinatörlüğü ülkemizdeki radyoaktif madde kullanımından kaynaklanan radyoaktif atıkların toplanması, kabul edilmesi, işlenmesi, sınıflandırılması, taşınması, etiketlenmesi, paketlenmesi, depolanması ve zararsız hale ..."

Haydi Resmi Gazete'yi bulun, okuyun ve doğrusunu yazın!
Kim sorumlu, kim değil?

Yazdığınız kadar cesur ve namusluysanız bir de kimler getirdi bu radyoaktif atıkları, nereden soktular ülkemize ve neden İzmir'e?

Haydi yazın da görelim gazeteciliğinizi, gazeteci namusunuzu!