Seçim kaybetmekten daha kötüsünün, umudu kaybetmek olduğunu hep söylüyor; umarsızca çevreme moral ve pozitif enerji vermeye çalışıyorum. Ne yazık ki fazla karşılık bulamıyorum çünkü seçim sonrası muhalefet sahnesinde yaşananlar yeniden umut yeşertmek bir yana aksine moralleri bozmak için üstümüze üstümüze geliyor.

Muhalefete oy veren seçmenin kolu kanadı kırık, ruh hali de çok endişe verici. Artık sandığa gitmeyi reddedecek insanlar tanıyorum. Ya, bu ülkeye, geleceğe dair inancı yitirmiş gençlerin ülkeyi terk etme arayışlarını çaresizce izlemek, ‘gitmeyin vatan için yapacak işler, verilecek mücadeleler var’ diyememek... Çok zoruma gidiyor!

Hepsinden daha kötüsü, seçimden bu yana muhalefet parti yöneticilerinin sergilediği depresif tavırlara maruz kalmak ve ‘bunlarla mı düze çıkacağız?’ karamsarlığına yuvarlanmak!..

Düşünün, öfke kontrolünü tamamen yitirmiş bir genel başkan çıkıyor kurultayda karşısında oturan kendi delegesi ve parti yönetimine öfke kusuyor, ‘kahrolun’ diye bağırıyor ve  alkışlanıyor!.. Hayatımda gördüğüm en absürd sahnelerden biri olarak hafızama kazındı vallahi. Bu yetmiyor,  herkesi ve her şeyi suçluyor. Kendisi sütten çıkmış ak kaşık olarak yeniden genel başkan olup yoluna devam ediyor.

Bir diğer genel başkan,  partideki değişim taleplerine kulaklarını tıkayıp oy aldığı 25 milyon seçmenle değişimi başlattık diyebiliyor. İktidar partisi oylarındaki düşüşü kendi başarı hanesine yazıyor; adeta seçimi kaybetmemiş gibi davranabiliyor. Değişim söylemini ilk dile getiren belediye başkanının elini sıkmıyor, yok sayıyor ve kameralar önünde büyük bir nezaketsizliğe imza atıyor. Ama farkında olmadan  büyük öfke duyduğu o belediye başkanının hanesine artı yazıyor.
Muhalefet seçmeni genel olarak tüyü yolunmuş tavuk misali ne yapacağını bilemez halde tamam da,   asıl her iki muhalefet partisinin genel başkanları da adeta depresif bir ruh hali içinde. Tabii meydanı boş bulan iktidar da ardı ardına zamları döşüyor, vatandaşın gırtlağını sıkmaya devam ediyor.

Ne yazık ki, muhalefetin gündeminde ne bu zamlar, ne geçim sıkıntısı var. Onlar kendi iç sorunlarıyla meşgul. Hele ana muhalefet partisi tamamen içe dönmüş durumda mahallelerde delege seçimleriyle başlayan kurultay sürecine kilitlenmiş durumda.

Umuluyor ki, bu süreçten bir değişim çıksın!.. Nasıl çıkacak? Daha mahalle seçimlerinde aynı hamam aynı tas misali değişen bir şey olmadan yol alınıyor. Klikleşmeler, müdahaleler, kim kimin adamı hesaplarıyla oy kullanmalar!..

Bu süreçten mi değişim çıkacak? Yine ‘seç beni seçeyim seni’ anlayışı ile yol alınıyor, belli bir noktadan sonra kurultay delegesi pazarlıklarıyla bu süreç daha da sertleşecek. Kimi partili, genel başkanın kalacağı hesabına oynarken kimisi ‘ya değişirse’ye oynuyor. Ama iki tarafın da idare edip tatlı su yılanı gibi bir oraya bir öbür tarafa meylediyor. Amaç belli, kim olursa olsun yerel seçimlerde bir yerim olsun  beklentisi!..

Çok merak ediyorum şu sekiz ayda bu partide ne değişecek de yerel seçimleri büyük illerde yine alabilecekler?