Bir kez daha gördük ki, bahtsız ve güzel ülkemin insanları, “geliyorum” diyen doğal felaketlere karşı savunmasız, korumasız ve yalnız!.. Sadece deprem mi, sel, heyelan, yangın… Hepsinde adeta katliam yaşanıyor!..

Sorun doğal felaketler mi yoksa bunlara karşı önlem almayan; olduğu zaman da bunu kadere, ilahi güçlere bağlayıp; kabullenmeyi telkin eden zihniyet mi?.. İnşaat sektörüne abanıp, alabildiğine kontrolsüz yüksek binalar yapmayı teşvik eden ama denetimi es geçen zihniyet mi suçlu, yoksa bu rant çarkının kurbanı vatandaşlar mı?..  

İçimiz yanıyor, kan ağlıyoruz; bir yandan da İzmir olarak yaşadığımız felaketin tekrarından korkuyoruz. 2,5 yıl geçti üzerinden; ne oldu, ne yapıldı?..Yıllardır metruk duran boşaltılmış binalar, yıkılmış ama bir türlü başlayamayan imalatlar!.. Öyle böyle ayakta kalan yapılar; içinde yaşayanlarla kaderini bekliyor. 

Çünkü devlet vatandaşa diyor ki; ‘yık üzerine daire başına üç, beş milyon verip binanı yenile’… Bunun açıklaması, ‘ilk depremde öl’ demek. Yani, depremde yaşanan acılarla iş bitmiyor, sonrasında sağ kalanları bekleyen yüzlerce sorun var. Her yeni felaket, bir öncekini unutturuyor mu ne?..

                                                                    ******

Adı üzerinde, ‘doğal felaket’ ama doğal olmayan bu felaketlere bu denli hazırlıksız olmak, bu ölçüde can kaybı yaşamak!.. Bizi yıkan doğal olmayan bu yaklaşım!..

Demek ki ülke olarak sorunumuz, olacağını bilinen, beklenen doğa olaylarının meydana gelmesinden ziyade bunun için önlem almayan halkı kaderine terk edip, yaşanan felaketleri de ‘fıtrat’ olarak yutturmaya çalışan zihniyet! 

Bilim insanları konum vererek Kahramanmaraş’ta deprem olacağını, 500 yıldır hareket etmeyen fay hattının her an büyük bir deprem üretebileceğini yıllardır her yerde her platformda söylüyor. Buna kulak tıkayıp, böyle bir ihtimal hiç yokmuş gibi davranarak günü geçirmek nasıl bir yönetim anlayışıdır?.. 

Çok bahtsız bir ülkeyiz, bu felaketi yönetmekle yükümlü olanların en berbat sınavı verdiği günlerden geçiyoruz. Gönderilen yardımları hükümete mal etme gayretine giren, bu ortamda iktidara puan yazdırmaya çalışan mı ararsın, engellenen iletişim, çöken internet, gsm mi ararsın… 

Ve bu bahtsız ülkenin dört bir yandaki güzel insanları yardım için kendini paralıyor. Binlerce yurttaş yardım için deprem bölgesinde gönüllü çalışmak için seferber oluyor. Acıyı tek yürek hissediyor ama çoğu yerde engellemeyle karşılaşılıyor. Koordinasyon, iş birliği, denetim, ortak akıl olmayınca sorun daha da büyük oluyor. Evet, tarihimizin en büyük doğal felaketi bu, ama sonuçların bu kadar ağır olması, doğal olmayan yönetim zafiyeti, felaket ise bizzat bu yönetim! Asıl büyük olan bu…