Türk siyasal yaşamı Akşener gerçekliğiyle yeniden şekilleniyor; Akşener "zor"u başarıyor, İyi Parti "merkez"e yerleşiyor.

Akşener; uyguladığı kapsayıcı, kucaklayıcı siyaset tarzıyla alışılmış "siyaset kalıpları"nı kırarak işsizin, yoksulun, kadının, gencin ve diğer toplum kesimlerinin "sesi" olarak etkili ve güçlü bir "siyasi figür"e dönüşüyor.

Siyasette yeni bir kulvar açan Akşener; çalışmalarının merkezine Anadolu'yu oturtarak il il, ilçe ilçe dolaşarak "dert" dinliyor, sorunları tespit ediyor ve bu problemleri Ankara'ya taşıyarak "halkın sesi" oluyor.

"KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET" çıkışıyla özgürlük bayrağını açan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; "korku duvarları"nı yıkarak topluma"cesaret" aşılıyor.

Akşener; bu arada konuşmalarında, vatandaşla birlikteliğinde muhalefetin görevinin sorunları tespit etmek, dillendirmek ve iktidarın görevinin de bu problemlere çözüm üretmek olduğunu söylüyor.

Böylece; Akşener, iktidarın sorumluluktan sıyrılarak muhalefetin rolünü yüklenmesinin önüne geçme stratejisini uyguluyor.

KÜRSÜ DE, SÖZ DE MİLLETİN

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; her hafta Çarşamba günü, partisinin TBMM'deki grup toplantısında toplumda problem yaşanan alanların temsilcilerine "kürsü de, söz de milletindir" davetiyle konuşma olanağı sağlıyor.

Bu uygulama; demokrasiyi çoğulcu ve çok sesli niteliğe dönüştürerek vatandaşın sesinin "aracısız" olarak TBMM'de yankılanmasına olanak sağlıyor.

Bu süreçte "emeklilikte yaşa takılanın, siftah etmeden dükkanını kapatan esnafın, traktörü haczedilen ekini tarlada kalan çiftçinin, atanamayan öğretmenin, burs-kredi alamayan ve barınma sorunu yaşayan öğrencinin, kirasını elektrik-doğalgaz faturasını ödeyemeyen emeklinin, çocuğuna süt bulamayan annenin, işsizin, yoksulluk sınırında yaşayan sağlık çalışanının" TBMM'de sesi yankı buluyor.

Denilebilir ki; Akşener'in siyaset yapma biçimi "TEMSİLİ DEMOKRASİ"ye hem güç, hem de nitelik kazandırıyor.

İYİ PARTİ, "MERKEZ SAĞ"DAKİ BOŞLUĞU DOLDURUYOR

Ülkemizin gündemini oluşturan temel problem; işsizlik, yoksulluk, pahallılık ve gelir dağılımı adaletsizliğinin şekillendirdiği çarpık sosyo-ekonomik tablo ve özellikle gençlerin gelecek hayali ve umudunun giderek zayıflamasıdır.

Geniş tanımlamayla 10 milyondan fazla işsizimiz var.

Her 3 kadından 2'si, her 4 geçten biri işsiz.

Toplumun yüzde 20'lik yoksul kesimi milli gelirin yüzde 6'sına sahip olurken, en zengin yüzde 20'lik kesim ise milli gelirin yüzde 46'sını elde ediyor.

20 milyon yurttaşımız da "mutlak yoksulluk" içinde.

Bu tablo; sürdürülebilir değildir.

Öte yandan; yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün, öngörülebilirliğin, saydamlığın ve hesap verebilirliğin tartışıldığı bir siyasal ortamda; İYİ Parti, "merkez sağ"a olan ihtiyacı karşılamaya dönük politika geliştiriyor.

Bu politika sonucundan İYİ Parti'nin "oy"u yüzde 18-20 bandında seyrediyor, "MERKEZ"e yerleşme yolculuğunda da mesafe kat ediyor.

Sonuç olarak: Cesaret bulaşıcıdır; cesur olmayanın, farkındalık yaratmayanın başarı şansı olmaz.