Her türlü doğal ve toplumsal felâket veya dayanışma sırasında ortaya saçılıveriyorlar. Oysa sorunun kaynağı bizzat bu tür örgütlerdir. Orman yangınları nedeniyle bunlardan birine dikkat çekmek istiyorum: TEMA Vakfı’na!

11 Eylül 1992 Tarihinde “Türkiye Çöl Olmasın” söylemi ile İstanbul’ da kuruluyor TEMA. Kurucu üyeleri: Semahat ARSEL, Ahmet Oğuz DAĞDELEN, S. Müfit ERBİLGİN (Merhum), Numan Sabit ESİN (Merhum), E. Yalım EREZ, Ahmet Fikret EVYAP, A.Nihat GÖKYİĞİT, Sevgi GÖNÜL (Merhume), E. Kağan GÜRSEL, Hayrettin Karaca (Merhum), Mehmet Osman KAVALA, Suna KIRAÇ (Merhume), Asım KOCABIYIK (Merhum), Rahmi M. KOÇ, Vehbi KOÇ (Merhum), Ali KOÇMAN (Merhum), Halis KOMİLİ, H. Ayduk Esat KORAY, Enver ÖREN (Merhum), Ahmet ÖZKÖSEOĞLU, Sakıp SABANCI (Merhum), Ahmet SALAHOR (Merhum), Şarık TARA (Merhum), Erol USER, Sabri ÜLKER (Merhum), M. Selahattin ÜZEL (Merhum), Orhan YAVUZ, Rona YIRCALI.

Konum kişiler değildir. Kişilerle herhangi bir çatışmam da söz konusu olamaz. Bu nedenle sonsuzluğa göçmüş olanlara toprağın sevgi, şefkat ve merhamet göstermesini içtenliğimle istiyorum. Devirleri daim olurken iyiliklere, güzelliklere konu olmalarını diliyorum.

Şimdi TEMA namlı örgütün uluslararası üyeliklerine bakalım: https://eeb.org/homepage/about/, https://www.iucn.org/, https://dry-net.org/, https://mio-ecsde.org/, https://caneurope.org/, https://www.tusev.org.tr/tr. Herbiri bir başka konuyla ilgili ve ekosistemde ilgilenmedik konu bırakmayan örgütlerdir. Her konuya el atılmış ve hiçbir konuda boşluk bırakılmamıştır.

TEMA’cılar işledikleri ve işleyecekleri suçların bilincindedirler. Sınıfsal olarak önlem almaktadırlar. Buna mecburdurlar. Artık doğayı sermayelerine katma zamanlarıdır. Toprak, su, hava, iklim bütünüyle sermayelerine katılmak zorundadır. Emek sömürülebileceğince sömürülmüş ve köleleştirilmiştir. Sermaye büyümek zorundadır. Bu emek sömürüsü yetmemektedir. Doğa sömürüsüyle varlığını ve egemenliğini sürdürebileceğini düşünürler.

Emek sendikalarda örgütlendiğinde “sarı sendikalar”ını yaşama geçirdiler. Ekosistemi, doğayı yıkmalarına karşı çıkan ve çıkacak örgütleri de işte TEMA ve benzerleri örgütlerle şaşırtma ve etkisiz kılma aracı olarak toplumsal yaşama sürmüşlerdir. Baksanıza kurucularına; sanayici, işverenler, TÜSİAD’cılar... Böyle olması gayet doğaldır. İnsanlık tarihi sınıf savaşlarınca yazılmaktadır. Sermaye sınıfının da bu savaşta, böylesi saf tutmasından daha olağan ne olabilirdi ki?

TEMA Kurucuları da sınıflarının çıkarlarını düşünen en “militan” kişilerden oluşmuştur. Bir örnek olarak E. Yalım EREZ’i vereyim: “...Anayol, Refahyol, Anasol… Bu hükümetlerin hepsinde hem kurucu oldu hem 'dağıtıcı'. Siyaset sahnesinde kısa bir dönem de olsa etkin rol oynadı. Basına verdiği demeçte DYP Lideri Tansu Çiller'i politikaya kazandırdığını söyledi. Çiller'in A takımında yer aldı. Kimine göre değişimin, kimine göre de siyasetteki bozulmanın sembolüydü…” Şu meşhur 1990’ lı kaybedilenlerin çok olduğu yılların etkin kişisi... TEMA kurucusudur! Sanayicidir. İşkolunu siz araştırın. Bakalım doğaya, ormana ilgisi nasıl olabilirmiş?

Bir başkası ise A. Nihat GÖKYİĞİT’tir. Feyyaz BERKER’ in ortağı ve Robert Kolej’ den arkadaşıdır. Feyyaz BERKER sıradan bir kişi değildir!  “ Bir kere 12 Eylül askerden ibaret bir rejim değildir; iktisadi ve siyasi boyutu da vardır. 12 Eylül rejiminin askeri temsilcisi Kenan Evren, siyasi temsilcisi Turgut Özal ve iktisadi temsilcisi Feyyaz Berker’in şahsında TÜSİAD’dır...” İşçi sınıfının baş düşmanı TÜSİAD’cılar...

Bir başka TÜSİAD’cı, yakından tanıdığımız bir Aile’nin ferdi Rahmi M. KOÇ. Kız kardeşleri de TEMA kurucularıdır.  İşte bu Aile’nin KOÇ Üniversitesi’ nin öyküsü ile ilgili veriler: “...Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği orman katliam nedeniyle 1997 yılında ANAP'lı Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu, Yüce Divan'a sevk edilmişti.
Ancak 1997′de Sarıyer'deki ormanlık alanı, Koç Üniversitesi'ne vermek suretiyle imar yolsuzluğu yaptığı gerekçesiyle ANAP'lı Yaşar Topçu'yu sevk edildiği Yüce Divan'dan CHP'nin kurtardığı ortaya çıkmıştı... Sarıyer İlçesi, Rumeli Feneri Köyü hudutları dahilinde bulunan Mavramoloz Devlet Ormanı içerisinde kalan 160 hektarlık bir arazi Özel Üniversite Kampüsü kurulmak üzere Bakanlar Kurulu'nun 26.04.1992 tarihli kararı ile 49 yıl süre ile Koç Üniversitesi'ne tahsis edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü'nün söz konusu itirazı değerlendirmesinde şu konular dikkat çekiciydi:

"1/50.000 ölçekli İstanbul Büyükşehir Nazım Planı'nın ana kararı olarak çekicilik oluşturabilecek işlevlerin kentin kuzey yönünde düşünülmesi, özellikle orman alanları, su toplama havza alanları ve kent makro formunun istenmeyen yönde gelişmesi açısından sakıncalar doğurabilecektir.

5.11.1995 onay tarihli İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı Nazım Planında da "Doğal Karakteri Aynen Korunacak Orman" alanında kalmaktaydı.

İstanbul 3 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 15.11.1995 tarihli kararıyla "Doğal Sit" olarak tespit, tescil ve ilan edilen alanda kalmaktaydı. Beykoz ve Sarıyer ilçelerine ilişkin söz konusu kararın 5. maddesinde karar gerekçesini "...... gerek ormanlık ve diğer yeşil doku içeren korunması gerekli doğal varlıklarla kaplı, gerekse Karadeniz Kıyı Kuşağı ve buna bağlı değerlerle yine korunması gerekli doğal zenginlikleri içeren ve ekli haritada sınırları belirtilen bölgeleri, yukarıda özetlenen tahribatın daha fazla sürmemesi ve bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması için…. Doğal Sit olarak tespit, tescil ve ilan edilmektedir" şeklinde açıklanmaktaydı...”

Uzatmayayım, okuyucu kendisi de araştırsın TEMA’yı diye düşünüyorum ama haksızlık yapmayayım ENKA Holding kurucusu ve ortağı Şarık TARA Merhum’dan da söz etmeliyim: “ ENKA HOLDİNG...Grup, Türkiye'de elektrik santrali kurulu gücü bakımından ülkenin en büyük özel sektör firmasıdır. ENKA'nın Gebze ve Adapazarı’ndaki santralleri 2002 yılında, İzmir Santrali ise 2003 yılında faaliyete girmiştir. ENKA güncel olarak yılda 32.000 GWh elektrik üretmektedir.”

Enerji üreticileri, madenciler, petrolcüler, elektronik ortamda kumar oynatan sahte çek mahkumları... Türkiye’ de erozyonlar mücadele ve topraklarımızı korumak bunlara kalmış!

O zaman Turgutlu Çaldağ nikel madeni için yok edilen yirmi yıllık, erozyonu ve su baskınlarını önleyen genç ormanların kesilmesine engel olmaya çalışan TEMA İzmir Temsilcisini neden görevden aldılar? Bu görevden alınan arkadaşlarımız İZÇEP’ i kurmak zorunda neden bırakıldılar?

Bu tip örgütler, gerçek ekolojik mücadeleyi engellemek, suçluları gizlemek için vardırlar! Bir an önce kurtulunmalıdır! Toplanma yeri ekolojipolitik örgütlerdir.