Siyasette bu söz arada sıra kullanılır. Yenilgi ya da başarısızlık ertesinde söylenir. Sonrasında yapılanlar önemli değildir.  Yeniden yapılandık, daha güçlüyüz, yenilendik söylemi halkımıza hiç de yabancı değildir.

AKP’nin kuruluşunda daha önceki partilerin aykırı, sakallı, uç insanları hem partinin üst yönetiminde hem de parti örgütlerinde yer aldı. AKP seçimi kazanınca genelge ile sakalı yasakladı. Bol sakallı, az sakallı ne kadar tanıdığımız kişi varsa, hepsi berbere gidip saç sakal tıraşı oldu. Önceden sert, aykırı konuşanlar pamuk gibi oldu.

Yirmi iki yıl içinde değişim oldu mu? Tabii ki oldu. Pudra koklayanların kirli sakalı ve Hizbullahçıların, Menzilcilerin, İsmailağa cemaatlerinin uzun sakalları ekranları doldurdu.  2021’de kurulan partinin talimatla kestirdiği sakallar, yani sil baştan şekillendirdiği partili yüzü 2023’e gelindiğinde farklılaştı, sakallar serbest oldu. Bakanlardan, genel müdürlere, rektörlerden kurum çalışanlarına dek sakal nerede ise marka oldu. Bir inancın, bir müridin işareti oldu.

Aynı durum İran’da da yaşandı. 1983-1985 yılları arasında İran’da çalıştım. Ülkedeki gelişmeleri izleme ve araştırma olanağını buldum. Özetle, Humeyni Devrimine komünistler destek verdi, sosyal demokratlar karşıydı. İran- Irak savaşı sırasında sosyal demokratlar cepheye en önde sürüldü ve “milli” çıkarlar uğruna telef edildi.  Komünistler sıranın kendilerine geldiğini anlamıştı. İran’da komünistler okumuş, bilmiş insanlardı, her sabah tıraş olurlardı. Sosyal demokratlar cephede tasfiye edilince, komünistler hemen sakal bıraktı. Sonra bir baktık ki, sokakta hacı, hoca, molla, vatandaş filan hepsi aynı yüze sahip.

Afganistan’da Taliban’ın sakal tıraşını yasaklamasının nedeni de budur. Ancak bir durum var ki, deneyimli iseniz sakalının kesiş şeklinden, yani sakalına şekil vermesinden bir kişiyi hemen tanımlayabilirsiniz. Kıyafetle birlikte marka olurlar. Kişi Taliban mı, Belüç mü, Afgan mı, molla mı, Suriyeli mi, Hizbullahçı mı filan.
Bu toplumun görünen yüzü. Doğal olarak, görünmeyen, yer altından saman altından su yürütür gibi çalışanlar da var.
CHP için durum farklı mı? Tabii ki hayır. Genel başkana yakın olmak için çırpınanların bir kısmı görevdeydi. Kendilerine yakın olanlarla örgütlenmeye çalıştılar. Bunların içinde kimler vardı, kimler?  Bunu partinin genel başkanı düşünüyordur kuşkusuz.

İstanbul’da Beşiktaş’ta, deniz kenarında tütün depoları vardı. Oradaki küçük bir binada yanılmıyorsam Yeni Sabah Gazetesi çıkardı. Kapısında da “Her sabah yeni bir gün doğar” gibi bir yazı vardı. İskeleye balık tutmaya giderken o yazıyı okumayı çok severdim.

Her sabah yeni bir gün doğar, her gün yeni bir başlangıçtır.  Kalan yaşamınızın ilk günüdür.  Bu fırsatı her sabah bulma şansımızı iyi değerlendirelim. Siyasetçilerin kader çizgisi belli. Onlara da kolaylıklar dileyelim.