Kalitesizliğin bizi düşürdüğü durumu görüyorsunuz değil mi?

İngiltere Premier Lig’in bu sene yapılacak yayın ihalesinin bedeli tam olarak 6.2 miyar Sterlin! Bizim ligimizin ise 200 milyon Euro!

Bundan 6-7 yıl önce yayın ihalesini 500 bin Euro’ya Bein’e satan TFF, yayıncı kuruluşun her dediğini yaparak bugünlere kadar ücret düşürerek getirdi. Şu an yaklaşık 200 milyon Euro seviyesine kadar düşen yayın ihalesinin yeniden değerini artırmak için kolları sıvamış gibi görünüyor. Hatta büyük bir gururla anlattıkları ihaleyi eski düzeyine çekmek için tüm tuşlara basıyorlar.

Geçtiğimiz kulüpler birliği toplantısında kulüplere Play-off ve Play-out sistemini pazarlayan TFF, sanıyorum bu organizasyonları düzenleyerek gelirleri artırmayı düşünüyor. Diyeceksiniz ki ne güzel, sık sık yerinden derbi izleyeceğiz. Çok beklersiniz! Bu adamlar Play-off sistemini getirdiği anda 10 yıllık olarak Araplara satar. Hatta şimdiden sözü verilmiştir bile. Açıklamaları da belli, para! Prens Selman’ın sportswashing politikasının bir parçası haline gelip cepleri dolduralım diye ellerini ovuşturduklarından da eminim. 

Gelelim Play-off istemine. 2012 Süper Final adıyla oynanmıştı ülkemizde. Kavgalar, kargaşalar ve kaosla sonuçlanmıştı. Avantajları var mı evet, ancak bu uygulama hem lig hem Avrupa hem de kupada mücadele eden bir takımın yılda 60-70 maça çıkması anlamına gelecek. Kulüplerin maç başına yerli ve yabancı futbolculara ödedikleri ücretleri hesaplayınca, sanıyorum galibiyette aldıkları paradan daha fazla tutuyor. Ligimizde galibiyetin karşılığı yaklaşık 2.5 milyon TL. En kötü takımda oynayan 11 oyuncuya maç başına 10 bin Euro verseler bu paradan fazla yapıyor. Takımlar hem fazla maç yapmış oluyor hem de fazla para ödemiş oluyor. Bu 10 bin Euro’da düşük bir rakam bu arada. Play-off oynayacak takımların kadrolarında yerli oyuncular bile bu paraları alıyor. Varın yıldız tanımıyla gelen oyuncuları siz düşünün.

Yine yarım yamalak kesin olmayan ve önceden pazarlanmış bir kurgu karşımızda. Şunun da garantisini vermiyorlar. Nasıl şuan ki yayıncı kurtarmıyor diye diye esnaf gibi 500’den 200’e kadar düştüyse yenisinin yapmayacağı ne malum? Dünyanın hiçbir yerinde bu olmamıştır. Hükümlerini yerine getiremeyen şirket ya anlaşmadan çekilir ya da tazminatla işler çözülür. Bizim davulcu ve ekibi ise aman gitmesinler diye üstüne para verecek neredeyse. Gerçi vermez parayı çok seviyor. Bu gibi nedenlerden dolayı artık bu adamların yaptığı hiçbir işe güvenim kalmadı. Futbolun kalitesi ve yönetim biçimi de ortada. Satılık lig, satılık takımlar ve ofsaytımsı gibi satılımsı TFF!

Gelelim biraz da bizi daha yakından ilgilendiren konulara. İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği halı saha turnuvası, her geçen sene daha da organizasyon anlamında yerlerde. Belediye ve cemiyetin iş birliği ile düzenlenen turnuvada TFF hakem yolluyor ama bir kişi de neden ambulans vs. yok diye sormuyor? Aboneler var diye maç saatleri 17.00 civarı başlıyor. Hangi gazete 17.00’da bitiyor ? Cemiyetin bunu düşünmemesi veya düşünse bile bir şey yapmaması saçma değil mi? Hadi sahada yer yok vs. başka saha mı yok? Takımlar para da verir eğer sorun buysa. Final maçını 15.00’da falan oynatın hatta liseler arası turnuva gibi. Sonuç olarak çalışmıyoruz hiçbirimiz. Gazete öyle kendiliğinden çıkıyor. Seneye de düzenlenecekse, haber verin biz organize edelim. Saha, ambulans ve ikramlar falan ayarlanır yani. Sponsorlardan alınacak bedel de cemiyete kalır. Ben söyleyeyim de, duymadık, görmedik demesinler.