Her gün birçok ekolojik felâket haberi okuyorsunuz! Bunlar hep yaşatılıyordu. AKP İktidarıyla birlikte gemi azıya aldılar. Hukuk, Anayasa, yasa falan tanıdıkları yok. Kendi yasaları var: Yak, yık, sömür, yok et! Adına iktidar oldukları sermayeci sınıfın çıkarları bunları gerektiriyor.
Doğa, yaşam, halk, kültürler... Onlar için anlamsız ve değersiz şeyler. Bayrakmış, kutsal kitaplarmış, din, iman falan suçlarını örtmeye yarayan birer örtüdür. Tek kutsalları dünya mallarıdır. Kârları en yüksek düzeye ulaşsın da ne olursa olsun.
Manisa Muradiye’ de orta ölçekli organize sanayi bölgesinde yaşanan ekolojik felâket ortada. Tüm bölge ve İzmir Körfez’i de etkilenecek.
Ekolojik felâketler olayın gerçekleştiği alanla, bölgeyle sınırlı kalmaz ki! Tarımsal sulama kanalı bu kirliliği tarımsal alanlara taşıdı. Bu kanaldan sulanan ürünler ülkemizin dört bir yanına dağıtılacak. Yurtdışına asla satamazsınız. Gümrüklerinden geçemez ki...
İliç’te altın madeninin siyanür borularından nehre karışan tonlarca sıvı atık ne olacak? Elbette ekosisteme karışacak. Tüm canlılar, cansızlar etkilenecekler. Gıda zinciri yoluyla biz de nasipleneceğiz elbette kanser dâhil her dertten.
Gözleri döndü! Yaşamı ticaretlerine katıyorlar. Kârlarını en yüksek düzeye getirebilmek için yapmayacakları iş yoktur. İHA’ lar, SİHA’ lar, roketler, biyolojik, kimyasal, nükleer silâhlar ne için? Savaşlar sermayenin büyümesi ve egemenliğinin sürmesi içindir.
NBC silâhları kullananlar altın madeninin ağır metalleriyle, siyanür atıklarıyla ölümlerimizi mi dert edecekler?
Gemi sökümlerinde tehlikeli atıklar varmış. Nükleerinden, asbestinden, ağır metallerden, PAH’ lar, PCB’ lerden ekosistem çöküyormuş kime ne? Bakın dünün yoksul mu yoksulları bugün dolar milyonerleri olmuş oradaki işlerden.
İşçilere koruyucu malzeme verilmiyormuş. İşçilerin can güvenliği gibi sorumlulukları olmadığını düşünenlerin düzeni böyle gidebilir mi? Nereye kadar?
Ülkemizde ekolojik yıkıma neden oldukları hangi bir yeri sayıp dökelim ki? Neresini bıraktılar? Ormanlar yakılıp otele çevriliyor. Koylar yağmalanıyor, halka kapatılıyor. Artık herhangi bir kumsalda parasız denize girilemiyor! Akarsular bidonlanıyor, pet şişelerde satılıyor. Paranız varsa içecek suyunuz var. Taşocakları, madenler, demir çelik, çimento, kâğıt, tekstil, dericilik, seramik fabrikaları... Hadsiz hudutsuz şımarık enerji yatırımları. Kanal açmalar, beton ormanları kurmalar, verimli ovaları sanayi ve kentsel yerleşimlere peşkeş çekmek.
Bir de bu konulara tepki koyan politikacılar var. Partileri de bu işleri düzelteceklerini söylüyorlar. Yalancı, ikiyüzlüler! Siz kim, partiniz ne ki bu sorunları çözeceksiniz? Düzenin emniyet sibobusunuz. Sömürge düzeninin yedek lâstiğisiniz. Sizi beyaz Toroslarınızdan faili belli cinayetlerinizden biliyoruz.
Yani siz, madem bu ekolojik sorunları çözeceksiniz, antikapitalist misiniz? Sermaye karşıtı mısınız? Uluslararası egemen sermayenin ülkemizdeki sömürge politikalarını ve ekonomi politik uygulamalarına karşı mı duracaksınız? Bunlara karşı çıkmak halkı ezmek kadar kolay olur mu sanıyorsunuz?
Yaşam alanlarımız, yaşamlarımız talan ediliyor, yağmalanıyor. Hiçbir yerde ve konuda yaşam, gelişme, insan olma haklarımızı tanımıyorlar. Bizim insan olduğumuzu düşünmüyorlar bile!
Sermayenin siyasal araçları ekoloji konusunda atıp tutmuyorlar mı?
Çözüm, antikapitalist politikalarda. Çözüm öncelikle barışın sağlanmasında. Kimyasal silâhlara paramızın harcanmamasında. SİHA’lara, İHA’ lara değil sağlık ve eğitime bütçe ayrılmasında. Çözüm ekolojik komünal toplumda!
Önce yaşam, önce insan!