Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir İl Kongresi’nde, fuarda salondayız.

8 saat kesintisiz yayın yaparak, kongreyi hem kayda aldık hem meraklılarına ilettik.
Salon akustiği berbattı. Salonda olmayanlar, konuşmaları yayından daha iyi dinledi.
Kurgu ise harikulade…
Salona girmeden ilçe örgütlerinin stantlarının önünden geçiliyor.
Basına yerler ayrılmış, dileyen televizyonlar yayın yapıyor.
Girişte ikramlar var, üyeler-delegeler birbiri ile konuşuyor.
Kongre uzun zaman sonra ilk kez 2 gün olarak planlanmış, bir gün önce tüzük konuşuldu örneğin.
Çaba harika…

Ancak ulusal medyada sadece ‘blok-çarşaf’ tartışmasındaki hengameyi izledik.
Yine yapıştı CHP’ye ‘kurultay ve kavga partisi’ etiketi.
Sebep olanlar pişman olmuştur umarım.
***
Ne denildiğinin anlaşılmadığı, itiraz etme yöntemlerinin beğenilmediği bir tarz.
Hangi ilçe belediye başkanının arkasında ve sloganlarla girdi o ekip salona, herkes gördü; bizde de zaten görüntüler var.
Çarşaf liste gerginliği kimin için yaratıldı? Salonun her tarafında herkesten çok onun pankartları var.
İl Başkan adaylarından, Genel Başkan adaylarından bile daha fazla.

Neyse…
***
İçeride hır gür sesleri… Kürsüyü işgal eden, mikrofon çalan bir grup…
Sloganlar, bağrışmalar…
Kırılan sehpa… İtiş kakış…
Yere düşenler…

Dışarıda, stantlarda…
Tam da fotoğraftaki gibi Berrin Abla… Berrin Suluoğlu…

Habersizce fotoğrafını çektim önce…
Sonra yanına yaklaştım…
60 yaşında. Bulaşıkçılıktan emekli.
7500 lira emekli maaşıyla geçinemediği için üretici köylü olmuş.
Çam kozalağından kozalak şurubu üretiyor, dağlardan kekik toplayıp kekik suyu kaynatıyor, elma toplayıp elma sirkesi yapıyor.
Kınık Kadın Kolları’nın standını boş bulmuş, ürünleriyle oraya yerleşmiş ama kendisi Kemalpaşa Kadın Kolları ile gelmiş.

Kemalpaşa Belediyesi’nin üretici pazarında satıyormuş normalde ürünlerini. ‘Gel kongrede de satarsın’ demişler, atlamış gelmiş.
CHP üyesi değilse de CHP’ye oy veriyor.
‘Ne düşünüyordun öyle derin derin’ diye soruyorum.
İçerideki kavgadan dem vuruyor: “Çok ayıp oldu. Hiç yakıştı mı şimdi bu? CHP’ye de yakışmadı İzmir’e de. Şimdi oy vermeyenler bunu izlese, nasıl ikna edeceksin?”

Berrin teyzenin 3 çocuğu 4 de torunu varmış. Torunu çoktan yurtdışına gitmeye karar vermiş bile…
“En çok da buna üzülüyorum” diyor Berrin teyze…
“Emeklinin durumunu konuşmaları lazımdı. Gençlerin bu haline çare bulmaları lazımdı. Hiç yakışmadı” diyor.
***
14 Mayıs seçimlerinden önceydi…
Kemal Kılıçdaroğlu ‘Millet Mitingleri’ yapıyordu.
Önce vatandaşı konuşturuyor, sonra kendi konuşuyordu.
Bu kongrelerde olabilir miydi bilemem ama…
Sosyal demokrat partinin kongresinde daha çok vatandaş olsaydı keşke.
Direnişçi işçiler geldiler mesela…
Keşke onlara kürsü açılsaydı.
Üretici köylülere…
Karamsar gençlere…
ÇEDES’e karşı miting oldu mesela aynı gün İzmir’de…
Öğretmenler sloganlarla gelseydi keşke…
Veli dernekleri derdini anlatsaydı kürsüde…
Madımak Katliamı zaman aşımına uğratıldı…
İlla bir şey yuhalanacaktıysa, katliamı aklayanlar yuhalansaydı.
***
İçeride hır gür sesleri… Kürsüyü işgal eden, mikrofon çalan bir grup…
Sloganlar, bağrışmalar…
Kırılan sehpa… İtiş kakış…
Yere düşenler…
***
Dışarıda, memleketin geri kalanında geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı, gerici kuşatma, umutsuzluk, dert, tasa…
Kurultay delegesi olacakmış illaki paşam… Herkesten çok onun resmi var salonda.

İlla o da olacakmış.
Olsan ne faydaaa, olmasan ne fayda!