Yerel seçimlere, iktidar ortağı partiler ile ana muhalefet partisi iki büyük sorun ile gidiyor. İktidar cephesinde, halkın geçim koşulları, yokluk, yoksulluk pahalılık iktidar partileri AKP ile MHP’yi sahada çok zorluyor.

Vatandaşlar boş tencerenin hesabını elbette bu ekonomik koşulların sorumlusu olan iktidardan soruyor, sormalı. Gelen bilgiler AKP’lilerin eskisi gibi vatandaşla rahat iletişim kuramadığını, yokluk, yoksulluk ve hayat pahalılığını açıklamakta çok zorlandığı yolunda. Artık din argümanı da eskisi kadar etkili olamıyor, terör yaftası desen içi boşaltıldı; orada burada terör eylemi haberleri gelmiyor. 

Erdoğan’ın İzmir mitingi de bunun bir göstergesi… Taşıma partililer, kamu kurumu çalışanlarına yapılan duyuru ve çağrılara rağmen, çok zayıf bir topluluk oluşabildi Gündoğdu Meydanı’nda. Evet, kampanyalarına inanılmaz harcama yapıyorlar, yandaş onlarca kanal ve elbette devletin televizyonu emirlerine amade. Sürekli algı operasyonları yapılıp, boş vaatler sıralanıyor, yalan dolan iftiralar gırla gidiyor. Ama bütün bunlara rağmen artan pahalılık ve geçim sıkıntısı halkı ezdikçe eziyor ve hiçbir şey bu gerçeği unutturamıyor. Erdoğan elindeki bütün kartları masaya sürüyor, ‘son seçimim’ diyor adeta oy dileniyor! Öte yandan, bir avantajları var, o da; CHP’nin içinde bulunduğu bölünme ve kavga havası!..

Evet, CHP’nin de bu seçimlerde en büyük dezavantajı, ‘değişim’ söyleminin seçmende beklendiği kadar heyecan yaratmaması. Genel başkan değişimiyle birlikte gelişen süreçte aday belirlemelere duyulan tepkilerin parti içinde bir bölünmeye yol açması da cabası! CHP seçmenin bir kısmı hala kırgın, Mayıs seçimlerinin travmasını atlatabilmiş değil. Üzerine bir de parti içinde ‘bunlar başarısız olsun da kurultaya gidilsin’ diyen grupların olumsuz tavrı seçmeni daha da uzaklaştırıyor. 

Vatandaşın yaşadığı ekonomik zorluk ve bunun iktidara dönük tepkisi ne yazık ki beklendiği ölçüde CHP’ye desteğe dönüşemiyor. Bir de CHP’li seçmenin tavrı var; her şeye rağmen sandığa gider ve oy kullanırsa sorun yok ama tepki sandığı protesto etmeye varırsa sonuçları ağır olacaktır.

Gelelim siyasetteki misyonu hayli tartışmalı olan diğer ‘muhalefet’ partisine! Akşener’in kamuoyu nezdinde desteği ve popülaritesi giderek azalıyor, anketler aday çıkardıkları birçok yerde kazanmalarının mümkün olmadığını ancak CHP’ye kaybettirmeyi sağlayacak oranlarda seyrettiğini gösteriyor. Öyle görünüyor ki İP, bu seçimde en düşük oyunu alacak; Akşener kendisinin de söylediği gibi evinin yolunu tutacak. Ama bu arada AKP’ye önemli katkılar sunmuş olacak. 

Sonuç olarak, Millet İttifakı’nın tamamen dağıldığı, Cumhur İttifakı’ndan kopmaların olduğu, oy pusulasının bir metreyi aşmasına neden olacak şekilde muhalefetin bölünüp parçalandığı bu seçim, sonuçları itibariyle önemli siyasi gelişmelere gebe! CHP, sandıkları patlatırsa, erken genel seçimin önü açılır; yok hezimet yaşarsa parti içi hesaplaşma ve kurultay çağrılarıyla fena kan kaybeder. AKP oylarını artırırsa, halkın önüne Anayasa değişikliğini koyar; bu iktidarı uzaklaştırmak hayal olur!

‘Sandık küskünleri’, kararsızlar ve aleyhte çalışanlar! Bu ihtimali dikkate alarak ülkenin geleceği için doğru tavrı koymalı; kısacası kimsenin bu seçimde duygusal tepki gösterme lüksü yok!