Bir önceki ‘Büyükşehir kaynayan kazan’ başlıklı köşemin sonunda, ‘İZSU’da neler oluyor? Tabanda korku hâkim, sendikalar ne yapacak?’ diye yazı yazacağımı duyurmuştum.

Yazmaya fırsat olmadan, sendikacılar İZSU Genel Müdürü’nün odasını bastı.

İzBB Başkanı işten çıkarmalarla ilgili kısmen geri adım atsa da İZSU Genel Müdürü bildiğini okumaya, suçsuz insanların ekmeğiyle oynamaya devam ediyor. Açıkçası kendisini biraz tanırım ancak bu kadar kindar olabileceğini tahmin etmezdim. Sorsan, meslek odasında başkanlık yapıp, emek ve demokrasi mücadelesinin parçası olmuş bir dönem… Ancak Tunç Soyer düşmanlığı, Gürkan Erdoğan’ın da gözünü karartmış.

Oysa, Gürkan Erdoğan, 2019 seçimleri öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edip, Tunç Soyer’in aday yapılması için ricacı olan 7 STK temsilcisinden biriydi. (İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYIN)

Ancak, Cemil Tugay’ın yoğurt yiyişine bakılırsa, bu dönem büyükşehirde görev almanın ilk şartı eski başkandan nefret etmek.

Tıpkı Karşıyaka Belediyesi’nde yaptığı gibi…

Karşıyaka Belediyesi demişken, yeni başkan Yıldız Ünsal’ın ödeyemediği maaşlardan ötürü geceleri uyuyamadığını İz Gazete’den okudu İzmirliler. ‘Siz nereden biliyorsunuz?’ diye sormayın. Bize değil, maaşlarını ödeyemediği Karşıyaka Belediyesi işçilerine söyledi Yıldız başkan...

Durumu çalışanlara ve sendikacılara sorduk, “İşçiler mart ayının maaşlarını anca bu ay alacaklar. Memurlar 30 bin lira denge tazminatlarını hala alamadı. Bu mali sıkıntıların tek sebebi Cemil Tugay’dır” cevabını aldık.

Karşıyaka Belediyesi çalışanlarının geçen 5 yılda yaşadığı sadece ekonomik sıkıntılar da değil.

Neyse ki, işçileri-memurları dinleyen, onlara değer veren, dertleriyle dertlenip, ödeyemediği maaşlar nedeniyle uykuları kaçan bir kadın başkan göreve geldi de en azından manevi olarak rahatladı çalışanlar. Yıldız Ünsal’a şimdiden sabırlar dilerim.

***

İzBB’de 1 ayda yaşananların bir kısmını dahi gözden geçirince, Karşıyakalıların 60 ayda neler çektiğini hatırlamadan edemiyor insan.

Birkaç örnek aktarayım:

İzBB personeli 1 aydır psikolojik savaşa maruz kalıyor. Göreve geldiğinden beri takvimsel ziyaretler ve hayırlı olsun kabulleri dışında sadece Buca Metrosu’na ve Otogar Tüneli’ne giden Cemil Tugay ve ekibinin en önemli gündemleri personelle uğraşmak.

Güya Cemil Tugay tasarruf yapmanın yöntemlerini arıyormuş. Ancak tasarrufu yanlış yerlerde arayınca, sendikalar kapıya dayanıyor. Belediye personeli kabuslar görmeye başlıyor.

Hadi bunu da ilk ben duyurayım: Yakında ödeme yapmadıkları firmalar da İzmir Büyükşehir’in kapısına dayanacak.

Çünkü, Tugay’ın seçim dönemi çeşitli inşaat firmaları tarafından desteklendiğine ve bazı müteahhitlerin büyükşehirdeki kadrolaşmaya müdahale ettiklerine dair iddialar, uzun süredir Büyükşehir’e iş yapan diğer firmaları kaygılandırdı. “Cemil Bey’i destekleyen firmalar büyüsün diye bizi batırmak için ödemeler yapılmıyor. İşleri yarım bırakmaktan başka çaremiz kalmadı” fikri yaygınlaşmaya başladı bile.

Oysa ki, mali problemler de ancak personeli huzurlu şekilde çalıştırarak çözülür. Sürekli tepelerinde sopa olan personelden verim beklenebilir mi? Huzurun olmadığı bir kamu kurumu, kaynak yaratıp iyi işler çıkarabilir mi?

İzmir milletvekillerinin telefonları ‘vekilim beni kurtarın’ diye aranmaktan susmuyor.

Öylesine absürt şeyler var ki: Tanıtımdan sorumlu personel görevden alınıyor; yerine ajans sahibi biri getiriliyor. Kuzu kurda teslim edilirken, tasarruf iddiasında bulunuluyor!

Başkana yakın şirketler, müdürleri aramaya başladı bile: ‘İşi bize vereceksiniz, bundan sonra beraber çalışacağız’

Sahi, ‘siyasetin finansmanı’ düzenini kendinize göre yeniden organize ederken, tasarruf edebiyatınıza inananlar olacağını mı sanıyorsunuz?

***

Duydunuz mu bilmiyorum: Sosyal Projeler Dairesi kapatıldı mesela. Kentsel Eşitlik Şube Müdürlüğü kapatıldı. Çocuk belediyesi kapatıldı. Açık açık söyleyeyim, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçen dönem görev alan bürokratlarının en namuslu, en dürüstlerinden Anıl Kaçar, Tunç Soyer’e yakın olduğu iddiası ile aleni şekilde cezalandırılıyor. Depremde, pandemide; personelden öte duyarlı yurttaşlar olarak gece gündüz çalışan dairenin personelleri de cezalandırılıyor.

Tunç Soyer’e yakın olduğu iddiasıyla Daire Başkanlığı’ndan müdürlüğü düşürülen İlker Kozan’ı etkisizleştirmek için ise tek kişilik müdürlük kurulduğu konuşuluyor.

Sonra da başkanın ekibi çıkıp, tasarruftan bahsediyor.

Net şekilde vurguluyorum: 150 yıllık İzmir Büyükşehir Belediyesi freni patlamış kamyon gibi savruluyor. Nereye çarpıp duracağını, nerede nasıl kaza yapacağını kimse kestiremiyor.

Bu büyük kurumun cefakâr personeli ise tıpkı geçen dönem Karşıyaka Belediyesi çalışanlarının yaptığı gibi şafak sayıyor.

Sabredin, 1 ay bitti 59 ay kaldı.

Dayanabilirseniz sabredin.