Seçimin ardından ‘değişim’ rüzgarları estirilen CHP’de kurultay kararının alınmasının ardından mahallelerde ilçe delege seçimleri yapılmaya başlandı. Maşallah tüm mahalleler, her yer rengarenk. Sarısı, beyazı, mavisi, kırmızısı… Hayır aynı ‘klik’lerden olanlar bari her yerde aynı rengi kullansa. Mevcut renklerden seçebilecek kadar kliği büyük olmayanlar da mevcutta kullanılmayan renkleri seçse; lila, fuşya gibi. A mahallesindeki X kliği beyaz liste derken, aynı siyasi klik içinde yer alan B mahallesi ekibinin listesi kırmızı renkte. Takip etmekte zorlanıyoruz. Bize de yazık. Neyse hayırlısı olsun…

CHP içinde değişim tartışması büyürken üstüne kurultay süreci eklenince muhalefet de yapılamaz oldu haliyle. İktidar zaten istediği gibi at koşturuyordu, şimdi adeta şov yapıyor. 

Halkımızın ise seçim sonrası en büyük şansızlığı, yapılan son absürt zamların CHP’nin ilçe delege seçimlerine denk gelmiş olması. Yoksa özellikle CHP’nin kalesi İzmir’in ilçelerinde bu absürt zamlara karşı inanılmaz eylemler örgütlenirdi. Ama şansızlık işte… (!)

Absürt zamlar demişken, böylesine eşine az rastlanır zamlara denk geldiğimiz için de bir garip ruh halindeyiz hepimiz. İnanılır gibi değil gerçekten. Vergi zamlandı, daha önce ödenen vergiler tekrar istendi. Hep de biz eziliyoruz ama moralinizi bozmayın. Sağolsun hükümetimiz yine zenginlerimiz dara düştüğünde yalnızca onları kapsayacak bir vergi affı ile karşımıza çıkar. Yani onlar adına da üzülmeyin, onlar dimdik ayakta, biz ise hep o ayakların altında, ezilmeye mahkum…

‘Değişim istiyorum’ diyen ırkçı bir ‘şey’ ise yürüyüşe başladı. Yanına da kendi gibileri katarak… Hayır onlara uygun ‘siyasi parti’ de var aslında. Plansız, programsız, ideolojisiz sadece ırkçı düşüncelerle insanların damarına basarak hayatta kalmaya çalışan. (Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecindeki tek hatasının da ikinci turda bu ırkçılara yüzünü dönmesi olduğunu düşünüyorum, ama bu yazıya konu değil.) Git oraya, ne meşgul ediyorsun gündemi? 

‘Değişim’ diyebilmek, istemek elbet haktır. Lakin bunu bağıra çağıra yapınca CHP’nin şu anki asli görevi olan ana muhalefeti yapacak alanı kalmıyor. Bugüne kadar ne ölçüde başardı bunu, ayrı tartışma konusu. Ama ‘değişim’ isteyenler öyle bir gürültü çıkarıyor ki asıl derdi ‘değişim’ olmayanların dertleri görünmüyor bile. Yani halkın, benim, benim gibilerin… Biri de demiyor mu bunlara; ‘değişimi kendi içimizde, muhalefeti insan içinde yapalım’ diye? Ben de değişim isteyenlerden insanlık istiyorum. Hakkım. Yiğit Özgür’ün efsane bir karikatüründen alıntı yapayım: Millet aç aç!

Kısacası gözünüzün önüne bakın hanımlar, beyler. Adam kaşıkla verdi kepçeyle de değil kazanla alıyor ama sizin yüzünüzden yeterli bir politik tepki bile görmüyor. Her ne değiştiriyorsanız daha sessiz değiştirin ya da deneyin. Yoksa bu gidişle yokluğunuz varlığınızdan değerli hale gelecek.